1927 yılının güzel bir yaz akşamı dünyaya gelen Ahmet Turgut Uyar, çok kalabalık bir memur alesinin en küçük çocuğudur. Babasının asker olması hasebiyle babasına hasret bir çocukluk geçiren Uyar ilerde kaleme alacağı Battaniye adlı şiirinde de baba Özlemini dile getirmiştir. Okul Hayatı edebi yönden çok arayışlı ve verimli olarak nitelendirilebilecek şekilde geçen Uyarın;”çocukluk yıllarımda haftada bir iki roman ve çokça şiir yazardım. Tabi bu şiirler ve romanlar teknik ve içerik bakımlarda çok kusurlu olup, hiç bir kimliğe tam olarak ait eserler değildir “der . Bu zamanın şiirlerine örnek olarak makberin anıtı adlı eserini verebileceğimiz şairin babasından da esinlenerek seçtiği askerlik mesleğinde Anadolu’nun çeşitli yerlerini gören uyar bize bu güzide yerlerin yansımasını Arzı-hal, Türkiyem gibi kitaplarında gösteren şairimiz bu eserlerinde bir halk ozanı olarak tabir edebileceğimiz bir duyalıkta hece ölçüsüyle aşk, doğa, umut gibi çeşitli konularda şiirler kaleme alır. Bu şiirlerden özellikle 1948 yılında Kaynak dergisinin açtığı yarışmada birinci gelen Arzı- Hal şiiri örnek olarak verilebilir. Öncü kuvveti 1950’li yılların başı olan ikinci yeni dönemin öncü isimlerden olan Uyar bize ikinci Yeni etkisini ilk defa Dünyaının en güzel Arabistan’ı kitabında aktarır. Şiirde adeta kendi sesini bulan Uyarın Geyikli Gece, Göğe bakma durağı, Atlıkarınca, kan uyku, Terziler geldiler gibi kült sayılabilecek şiirleri vardır. Aşk hayatıda fazlasıyla anlatmaya değer olan Uyarın özellikle emekliliğinden sonra taşındığı İstanbul’da yedi yıllık bir şiir dinlemesinin ardından mektup arkadaşlığıyla başlayan Tomris Hanımla olan aşkı Türk edebiyat tarihinin en güzide aşklarından sayılabilir. Tomris hamımın telkinleriyle yeniden şiirler kaleme almaya başlayan Uyarla Tomris hanım kısa sürede evlenirler. Evliliklerinden olan oğulları Hayri Turgut Uyar aslında babasının Anadolu’da gördüğü bir adetten etkilenmesi üzerine isim sahibi olmuştur. Turgut Uyarın Anadolu’da görev yaptığı zamanlarda çocuklarıyla adaş olan babalara çok özenen Uyar oğluyla adaş olmak istemiştir(Yapı adlı şiiri oğluna ithafen kaleme alınmıştır). Aşk geçmişleri ve tercihleriyle hep dedikoduların odağında olmalarına rağmen kabuğunda sakin ve tutkulu bir aşk yaşayan Uyar çiftinde aşkına ilk veda eden yakaladığı siroz hastalığını kabul edip son ana kadar tedaviyi reddeden Turgut Uyar olacaktır. Şairler mezarlığı aşiyanda gömülü olan Uyar edebiyatımıza bahsettiğimiz eserlere ek olarak; Günlerin getirdikleri, On şiir, yitiksizler ve Büyük saat adlı yapıtları bize hatıra olarak bırakmıştır. Eşi Tomris hanım 2003 yılında aramızdan ayrılırken oğlu ve adaşı olan Hayri Turgut Uyar günümüzde hala istanbul teknik Üniversitesinde bilgisayar mühendisliği ana bilim dalında öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.