Yunan Ordusu Başkumandanı ise General Trikopis 2 Eylül’de esir alındı. İlber Ortaylı der ki: 1526’nın 29 Ağustos’undaki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değitiği bir olay. Türklerin imparatorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir.. Yaklaşık 400 yıl sonra 30 Ağustos 1922 tarihindeki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nde kazanılan zaferse Türklerin Küçük Asya’daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir ve beklenen bir zaferdir. Hatta şunu da ifade edebiliriz: 26 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu’ya giriş tarihidir. 26 Ağustos 1922 ise Anadolu’dan asla çıkmayacağımızın belgesidir. Zaten çıkamayacak durumda olduğumuz da açıktır. (1) 3 - 11 Ekim 1922 tarihleri arasında Türk - Yunan Savaşı ile birlikte hem Batı Cephesi’ni kapatacaktı hem de Kurtuluş Savaşı’na son verecekti. Bu maddeler şöyledir:
1 - Trakya’daki Yunan kuvvetleri, üzerinde Türk - Bulgar - Yunan sınırının kesiştiği noktadan Ege Denizi’ne döküldüğü noktaya kadar ki alanda Meriç Nehri’nin batısına çekilecektir.
2 - Yunanların Doğu Trakya’yı boşaltma işlemleri, mütareke yürürlüğe girdikten itibaren 15 gün içinde tamamlanacaktır.
3 - Jandarma da dahil olmak üzere Yunan mülki memurları en kısa sürede Trakya’yı boşaltacak. Onlardan boşalan yerleri teslim alan İtilaf Devletleri’nin temsilcileri en geç 30 gün içinde bu bölgeleri BMM Hükümeti memurlarına bırakacaktır.
4 - BMM Hükümeti devraldığı bölgelerde asayişi temin edebilmek için subayları da dahil 8000 kişilik bir jandarma kuvveti bulunduracak, bunun dışında milli hükümet Trakya’ya barış imzalanana kadar asker geçirmeyecektir.
5 - Müttefik askerler bulundukları yerlerde barış yapılıncaya kadar kalacaklardır.
6 - BMM Hükümeti orduları İstanbul ve İzmit bölgesinde sınırları belirtilen hatları barış konferansı başlayıncaya kadar ve devam ettiği müddetçe geçmeyecektir.
15 Ekim’de yürürlüğe giren mütarekede kararlaştırılan Doğu Trakya’nın teslimi işini Türk tarafı yürütmek üzere Refet Paşa görevlendirildi. Doğu Trakya valiliğine atanan Refet Paşa, barış sağlanıncaya kadar BMM hükümetinin bir temsilcisi olarak görevini sürdürdü.
Sonuç itibariyle mütareke, Türk İstiklal Savaşı’nın silahlı mücadele yönünün Türk’ün zaferiyle sonuçlandığının yazılı belgesidir. Mütarekeyle birlikte Doğu Trakya bölgemiz silahlı mücadeleye gerek kalmadan diplomasi yoluyla elde edilmiş, Türkler Avrupa’dan bütün gayretlere rağmen atılamamıştır. Bu durum Asya’nın Avrupa’ya karşı bir zaferi olarak yorumlanmıştır. Lloyd George’un Yakındoğu politikasını iflas ettirip siyasi hayatını da sona erdirmiştir. Onun politika alanından silinmesi Ortadoğu’da barışın kurulması ümidini kuvvetlendirmiştir. Yunanistan’da da Anadolu macerasından sorumlu altı devlet adamı idam edilmiştir. (2)
İzmir ve Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarılmıştı lakin şu bir gerçek ki İstanbul ikinci kez işgal edilmişti. İlki 1204 -1261 tarihleri arasinda Bizans'taki Latin Haçlı işgalidir İkincisi ise mütareke dönemiydi ve deyim yerindeyse Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Mustafa Kemal Paşa'nın Türk ordusu şehri yeniden fethedecekti.Bu şartlar altında Mudanya'da İtilaf Devletleri ile yapılan görüşmeler sonunda mütareke imzalandı. Mudanya Mütarekesi'nden sonra İstanbul'a ilk birlikler 19 Ekim 1922de Refet Paşa'nın , ardından da 6 Ekim 1923'te Şükrü Naili Paşa'nın kumandasında girdiler. Aynı gün mütareke döneminin meşum politikacısı Damat Ferit sığındığı Fransa'da öldü. Belki de Anadolu'ya katılamayanların dahi zaman zaman çatışmaya duştükleri insan, asil mülteciler muhitinde uğrayacaği aşağılanma ve suçlamadan bu şekilde kurtulmuştu, Bir hafta sonra Ankara'nın başkent olduğu ilan edildi. Böylelikle İstanbul , Mudanya Mütarekesi'nden beri yaşadığı kurtuluş havasından sonra Türk tarihinin yeni bir safhasına geçişini gözlüyordu. (3)
İlber Ortaylı, Dakikalar İçinde Atatürk ve Dünyası, Büyük Taarruz ve Başkumandan Meydan Muharebesi, Sayfa 205.
Prof Dr. Refik Turan, Prof. Dr. Mustafa Safran, Prof. Dr. Necdet Hayta, Prof. Dr. M. Ali Çakmak, Prof. Dr. Cengiz Dönmez, Dr. Muhammet Şahin, Mudanya Mütarekesi ve Sonuçları, Sayfa 156.
İlber Ortaylı, Dakikalar İçinde Atatürk ve Dünası, İstanbul'un Kurtuluşu, Sayfa 208