Tarihi gün geldi. 29 Ekim 2023… Cumhuriyet adlı güzel hikayenin ardından tam 100 yıl geçti ve nice 500'lü, 1000'li yıllar geçecek umarım. Açıkçası etrafıma baktığımda neşe, mutluluk, heyecan göremiyorum aksine heyecanı, neşesi elinden alınmış bir millet görüyorum. Bunun nedenini de iktidarın politikalarında görüyorum ben doğrusu. Açıklayayım: Çok değil bundan 10 sene öncesine götüreceğim sizi. Abdullah Öcalan'ın mektubu Diyarbakır'da okunmuş, Şiwan Perver ve İbrahim Tatlıses ile kol kola girerek Diyarbakır'da "kardeşiz" mesajı verilmiş. Abdullah Öcalan için ev hapsi istenmiş, 8 Ocak 2013’te Hakkari Karakol Saldırısı, 10 Mayıs 2013’te Aktütün Saldırısı, 11 Mayıs 2013’te Reyhanlı Patlaması, 6 Mart 2014’de Şırnak Saldırısı, 21 Temmuz 2014’de Ceylanpınar Saldırısı, 26 Ağustos 2014’de Diyarbakır Saldırısı, 8 Ekim 2014’te Siirt Saldırısı, 9 Ekim 2014’de Bingöl Emniyet Müdürü’ne suikast, 9 Ekim 2014 Mersin Saldırısı, 25 Ekim 2014’te Hakkari Saldırısı, 29 Ekim 2014’te Diyarbakır Saldırısı, 13 Mart 2016’da Ankara patlaması yaşanmış. İhanet süreci denilen süreçte 953 şehir verilmiş, "ne istediniz de vermedik" siye sitem edilmiş, ülkede 17 - 25 Aralık Operasyonları'nın yaşanmasına ve 17 - 25 Aralık Olayları'nda devlet bakanlarının, Halk Bank Genel Müdürü'nün alınması ve Bilal Erdoğan'ın bile ifadeye çağrılmak istenmesi, 7 Şubat 2012 tarihinde polis ile MİT'in karşıya karşıya gelmesi, Oslo görüşmelerinde PKK ile görüşen MİT yöneticilerinin (Hakan Fidan da aralarında var.) savcılığa gidip sorguya alınacaktı. Orada işte polis ile MİT karşı karşıya gelmişti. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra da ortam boş bırakılmadı. Erdoğan, paramiliter bir yapı olan SADAT ile anlaştı. SADAT'ın kurucuları da Fethullah Gülen Cemaati'ne üyeydi. Hatta Afrin Harekatı sırasında Beştepe'de karar verileceği vakit bu toplantıya Cumhurbaşkanı Askeri Başdanışmanı olarak katılan kişi SADAT'ın kurucusu Adnan Tanrıverdi ile aynı masaya oturuldu. İçeriye alınan suçsuz gazeteciler, ülkeye alınan milyonlarca mülteciler ve Filistin bahanesiyle bir ayaklanma düzenlemek isteyenler var. Bu yapılanlar içimizdeki neşeyi, heyecanı söndürdü açıkçası ama unutmayın ki yılmadık, topla, tüfekle değil en güçlü silah olan kalemle, bilimle, sanatla, felsefeyle, bilimle adım adım geliyoruz… Ve Atatürk'ün bu sözünü şiar edindiğimiz ve durmayacağımız bu yolda parolamız şudur: İLERİ DAİMA İLERİ !