“Ben siyasi olarak sadece Mustafa Kemal Atatürk’e inandım ve onu örnek aldım”
Ersever, ölmeden önce Aydınlık gazetesi köşe yazarı Soner Yalçın’a konuştu.
Ersever söze “JİTEM’im patronu benim” diyerek başlamıştı. JİTEM adlı yapının işemesini şöyle anlatmıştı: Kurmay Başkanlığı var. Kurmay Başkanlığı’nın alt grupları olarak Jandarma Genel Daire Başkanlığı, İstihbarat Daire Başkanlığı, Harekat Daire Başkanlığı, Lojistik Daire Başkanlığı olmak üzere dörde ayrılır. Bu dört başkanlık 7 ili bölge merkezi ilan eder. İstanbul (Marmara), Ankara (İç Anadolu), İzmir (Batı Anadolu), Adana (Akdeniz), Diyarbakır (Güneydoğu Anadolu), Samsun (Karadeniz), Erzurum ise (Doğu) bölgesinin merkezi olarak görülüyordu. Ersever kontrgerillanın silah ve uyuşturucu kaçakçılığını yaptığını ortaya dökmüştü.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürdistan Demokrat Partisi’nin Beyrut temsilcisi Celal Talabani ile, Hafız Esad ile görüşmesini doğru bulmuyordu. PKK terör örgütü lideri elebaşı Abdullah Öcalan “silahı bıraktı” sevinen bi Türkiye ile karşı karşıyayız. Hizbullah’ın yapılanması ile ilgili eğer devlet hem terörist ile mücadele edip bir yanda bir terör örgütü kuruyorsa bunda bir çelişki vardır. Ahmet Cem Ersever, terör sorununun terörist ile el sıkışarak değil şiddet ile olacağını belirtiyordu. Koruculuğu ucube bir teşkilat olarak görüyordu.
Ahmet Cem Esever’e “ırk açısından ne düşünüyorsun?” sorusu sorulduğunda “Türkiye’deki hadise bana göre şudur: Biz 7. yüzyılda müslüman olduk. Türkler, müslüman olduktan sonra İslamiyet adına Anadolu’ya o pislik Arap kültürü getirilmiştir. Türk milleti, Arap kültürünün etkisinde bırakılmıştır. İslamiyet ve Arap kültürü çok ayrı bir olay... Ben Türk milletinden peygamber çıkmadığına seviniyorum çünkü Tanrı, peygamberlerini nizamından çıkmış, yolundan çıkmış ve tüm peygamberler Arap’tır. Bütün peygamberler Orta Doğu’da Sami ırkından çıkmıtır. İslam kültürü ile Arap kültürü ayrı bir olaydır. Arap kültürü kokuştuğu için bu peygamberler oraya gönderiliyor. Bunların bu yozlaşmış yapısını düzeltsin diye göndermiştir. İşte bize birtakım kişiler, İslam adına yozlaşmış Arap kültürünü enjekte etmiştir. İkincisi ise İstanbul’un fethiyle beraber getirilen Bizans kültürüdür. İnsan topluluklarını ayakta tutan en önemli şey kültürdür. İki faktör yani İslam adına getirilen yoz kültür ve 15. yüzyıldan itibaren kokuşmuş Bizans kültürü karışımı içerisinde Anadolu insanı kıvranıp duruyor yıllardır. Mustafa Kemal Atatürk, gerçek benliğine, gerçek kimliğine, kültürüne kavuşturmak istemiştir fakat onun ömrü yeterli olmamıştır.
“Olay şudur. Celal Talabani’nin ise Amerika tarafından planlandığını, İngiltere tarafından ihale edildiğini açıklar. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis hakkında “ben Bitlis Paşa’nın istihbarat komutanı olarak çalıştım. Bitlis Paşa, kendince bir şeyler yapmak istiyordu. Ahmet Cem Ersever’e göre Eşref Bitlis’in ölümü bir suikast değildi. Eşref Paşa, Kürt Sorunu ile PKK’ya aynı bakmıyordu. İkisi farklı kavramlardı. PKK hakkında “Osman Öcalan kod adı Ferhat’tır. 29 Ekim 1992 günü başbakanlık binasına gelerek 5 Ekim 1992 tarihli tarihli antlaşmayı yaptı. Harekat 2’sinde başladı, 5’inde anlaşma yapmışla, üç gün sonra antlaşma Kürdistan Başbakanı Kürşad, Celal Tabani tarafından bizzat gönderilmişti. Kürdistan hakkında da “Kürdistani Cephe, üç partiden meydana geliyor. Bunların dışında parti yok mu? Var. Kürdistan Muhazafakar Partisi, Milli Türkmen Partisi bir Musul vilayeti Oluşumu Konseyi var. Bakın çok enteresan bir konuya geldik. Biz Türkiye’nin kafasına bunu sokamıyoruz. Musul vilayeti, sorununu sürekli dile getiriyorum. Yazdım, çizdim, bağırdım. Siz büyük Kürdistan projesi üzerine mi oynuyorsunuz yoksa kendi çıkarlarınızı mı düşünüyorsunuz? Lütfen önce can sonra canan. Ömer Surçi denen bir adam çıktı, konseyden söz etti. Siz bunu 2000’e Doğru’da “Amerika’nın oyunu” diye yazdınız. Hayır burada “İngiltere’nin parmağı var. Ateşkes hakkında ise “ateşkesi biz yapmadık, Ankara yaptı.” demiştir.
“Abdullah Öcalan 1993’te bütün eyalet komutanlarına “köy baskınları yapmayın, askeri birliklere büyük saldırılar yapmayın ama bu birliklerin etrafının her yerini mayınlayın. Hareket etmeyin, keşif kolları çıkarsa saldırın.” emri vermişti. Ahmet Cem Ersever “Özel Harp Dairesi”nin olduğunu kabul eder ve Özel Harp Dairesi halk milislerini örgütleyerek halkı işgale karşı direnişe hazırlar. Özel Harp Dairesi’nin Amerika ile ilişkisi vardır. Maaşını Amerika veriyordu. Binbaşı Ahmet Cem Ersever “Türkeş ile alakanız var mı?” sorusuna “ben hayatım boyunca siyasi olarak sadece Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek aldım demiştir. Ahmet Cem Ersever aynı zamanda “Ecevit, Irak ajanıdır.” demişti. Ahmet Cem Ersever Esat Oktay Yıldıran hakkında Alaattin Kanat kod adlı General Zinnar bir teröristin bu cinayeti işlediğini söylemişti. “Kontrgerilla Ersever’i infaz ettik, sıra Soner’de diyordu. 3 Kasım günü Soner Yalçın’ın masasına postadan bir zarf geldi. Zarfın içinden beyaz bir kağıt arasına konmuş, Binbaşı Ersever’in nüfus cüzdanı çıkmıştı. Biri bir ölüm üçgeni tezgahı yapmıştı: Elmadağ’da Binbaşı Ahmet Cem Ersever, Polatlı’da Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in sağ kolu Mustafa Deniz, Kızılcahamam’da Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in sevgilisi Mahsune Dguebe asıl adı Neval Boz öldürülmüştü. Binbaşı Ahmet Cem Ersever, tanıdığı kişiler tarafından öldürülmüştü. Ersever’in Soner Yalçın’a dediği şu cümle akıllarda soru işareti bırakıyordu:
“Yeşil, Ankara’da imiş, beni arıyormuş!” Ersever’in cesedi bulunmuştu. Arayarak Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in avukatı Emin Emir bu acılı haberi vermişti. Binbaşı Ahmet Cem Ersever’in elleri arkadan bağlı, ağzı bantlı, kafasına bitişik atışla iki kurşun sıkıldı. Cesedi Ankara’nın Elmadağ ilçesinin çıkışındaki fabrikada çalışan bir işçi bulmuştu. Binbaşı Ahmet Cem Ersever şöyle demişti: “Senaryo hep aynıdır. Planı Alaattin Kanat hazırlar, çizer. Yeşil kod adlı Ahmet Demir’in başında olduğu kontrgerilla timi uygular!