Bir yandan bugün hayatın durması gerektiğini düşünürken, diğer yandan meydanlara çıkmamız gerektiğini düşünürüm, bir yandan odama kapanıp ağlamak isterken, diğer yandan her şeyi daha şevkle yapmayı isterim. 10 Kasım böyledir işte, sıradan bir anma günü değildir, çünkü günün sahibi sıradan bir insan değildir.
Ölümsüzdür bir kere, kurtardığı milletin kanında, ruhunda, kalbinde yaşar ve yaşayacaktır. Benliğine saygı duyan her bir Türk vatandaşının içinde yaşayan bu ölümsüz kahraman, soyut haliyle dâhi bizlere güç verir. Bazen umutsuz ve yorgun hissedip çekip gitmek isterken o ölümsüz adama borçlu olduğumuzu hatırlayıp onu onurlandırmak için elimizden geleni yaparız. Çünkü o ölümsüz kahramanın şu sözleri gelir akla: "Memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
10 Kasım, herkesin köşesine çekilip yas tutacağı bir gün değildir, 10 Kasım, günün sahibini iliklerine kadar onurlandırmamız gereken, her yerde onu anlatmamız, onu görmemiz gereken bir gündür. İşte bu yüzdendir ki karamsar bir ruha girmeyi reddedip kurduğu cumhuriyetin 100. yılında ölümsüz kahramanımızı, kendisini sadece bir gün delicesine aşık olan bir Rumeli kadınının mektubuyla anmak isterim.
~ Kemal Atatürk'e, herhangi bir zamanda ve yerde!
Çok seneler geçti, ben halen her gün içerisinde senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla ve kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor. Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu kopar ve kendine sor: inanabiliyor musunki Manastır'lı bir Eleni Karinte, bir günlük tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır? Ve, benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar seviyorsan, kendisine hiç bir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum! Fakat, balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum! Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağlamadım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı. Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevip sevemeyeceğimi sordu. Bende kendisine: "Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum." dedim. Ve artık kendisini görmedim. Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve bende kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim... Tüm ömür bir gün içerisinde!
Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, senin Eleni Karinte. ~
Ey Selanik'li yetim, sen kurtardığın topraklarda rahat uyu, cumhuriyetimiz bizimle ilelebet parlayacak.