“Sen Türksün! Bağırdığında insanlar değil aslanlar da korkacak!”
Kurmay Albay Hasan Atilla Uğur’un oğlu Oğuzhan Uğur’un oğlu anlatıyor:
"Bosna, Sırplar tarafından çepeçevre sarılmıştı. Bosnalılar ise Sırp keskin nişancılar tarafından avlanıyorlardı. Kim müsaade etti buna ? O zamanın cumhurbaşkanı Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, Türkiye'den yardım istiyor. Türkiye apaçık tank, uçak gönderemezdi Bosna'ya. Aliya İzzetbegoviç akıllı bir adamdı baktı ki Türkiye uçak, tank vb. gönderemeyecek, Bosnalıları eğitmek için birini göndermesini istiyor. Türkiye'de buna kayıtsız kalmıyor ve bir Türk subayını görevlendiriyor. O Türk subayı kim ? Kemal Kahramanoğlu. Gidip bakın Google'a. Kesinlikle bulamayacaksınız. Çünkü onun gerçek adı Kaşif Kozinoğlu'ydu. MİT'in dış operasyonlar sorumlusuydu. Türkiye Cumhuriyeti onu Bosna yakınlarında bırakıyor paraşütle. O gidip Bosna köylülerini bulup eğitmeye başlıyor. Bosnalı köylüleri eğitiyor ve Kaşif Kozinoğlu sayesinde Bosnalı keskin nişancılar yüzlerce Sırp gebertiyor. Bugün gidin Bosna'ya. Köylere gidin. O kesin darbeci idi içeri attık demeyeceklerdir. Bosnalılar, Kaşif Kozinoğlu'na minnet borcunu yerini getireceklerdir. Kaşif Kozinoğlu, yaşadığı bu Bosna hikayesini kendi el yazısıyla kağıtlara yazıp bana teslim etti. Neden kendi el yazısıyla ? Neden bilgisayar çıktısı almadı ? Çünkü hapiste bunu yazabileceği bilgisayarı yoktu. Bu kahraman askeri FETÖ kumpası yüzünden içeri attılar. El yazısıyla 28 Mayıs 2011'de, Silivri'de, gece tam 01.30'da yazmış. Hayatın gerçeği şudur : Güçlü olan, zayıf olanı daima ezer. Adalet ise arada sırada da olsa kendini tecelli eder. Amcan K.K. Yaşanmış şeyler iyi anlatılır unutma ! Bir gün ölürsem eğer bunu sen anlatacaksın gelecek nesillere derdi. Bunu bana verdikten kısa bir süre sonra rahmetli oldu. Göğsüm ağrıyor dediğinde babam (Hasan Attila Uğur) ve koğuş arkadaşı Hasan Ataman Yıldırım, gidip demir kapıya ve acil butonuna vurmuşlar. Kozinoğlu gayet kendindeymiş. Tamam demiş gitmemize gerek yok, iyiyim ben. Olsun bir kontrol edelim demişler. Yürüyerek gitmiş ambulansa. Birkaç saat sonra ölüm haberi gelmiş."
Kaşif Kozinoğlu’nun Mezar Götürmediği Sırlar kitabında sayfa 250. ve 251. sayfalarından sözlü savunmasına dair kesit sunmak isterim:
Müsaadenizle savunmamı arz ediyorum. Ben halen Milli İstihbarat Teşkilatı'nda başmüşavir olarak görev yapmaktayım. Mesleki kariyerimin 17 senesi MİT mensubu olmak üzere toplam 34 yıldır. Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü ve son olarak da Milli İstihbarat Teşkilatı'nda terörle mücadelede görev yapmış ve her 3 kurumda ve yurtdışında toplamda binlerce talebe yetiştirmiş bir insanım. Bu savunmamda tüm gerçekleri ifade ederken öne çıkmak gibi bir niyetim de kesinlikle mevcut değildir ancak 37 yılllık, memuriyet hayatımın 34 yılında, devletim tarafından bana tecvih edilen ve bir kısmı halen MİT'in müzesinde sergilenen; madalyaları, nişanları almama vesile olan başarıması zor görevleri başarırken MİT'ten seçilmiş bir ''Günah Keçisi'' olarak bu davada bulunuyorum. Ben ciddiyim, iddianameyle ban yükletilen ''Devlet güvenliğine ilişkin ve yasaklanmış belgeleri temin etmek'' ve ''silahlı terör örgütüne yardım etmek'' suçunu işlemedim, böyle bir suça katkıda da bulunmadım. Gerek iddiannamede yer alan ve gerekse şu ana kadar basın organlarında yazılan, konuşulan hakkımdaki konulardan, her zaman şerefle taşıdığım Trabzonlu olmam dışındaki tüm iddiaların tamamı iftiradır, uydurmadır…
Ergenekon savcısı FETÖ’cü Zekeriya Öz’e 10 Mart 2011 günü verdiği ifade de şunları söylemiştir:
“1976 yılında Harp Okulu’ndan mezun oldum. 1980 yılında Özel Harp Dairesi’nde göreve başladım. 1995 yılında kadar Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın Tim Komutanlığı’nda İstihbarat Subaylığı, İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Eğitim Öğretim Grup Komutanlığı’nda görev yaptım. 1995 yılında Eğitim Öğretim Grup Komutanlığı’ndan isteği ile emekli olup MİT’e girdim. MİT’te sürekli yurt dışı görevlerinde bulundum. Suriye, Bosna-Hersek, Azerbaycan ve Afganistan bölgesinde görev yaptım. Asya bölgesinin tamamı sorumluluk alanında olduğu için Orta Asya’dan Çin'e kadar gidip geldim. Son olarak 2010 yılında Asya Bölge Komutanlığı’ndan geri döndüm. Eylül 2010 yılında Asya Bölge Komutanlığı’ndan geri döndüm. Eylül 2010 yılında yeni müşteşarımız Dr. Hakan Fidan’ın talimatıyla başmüşavir olarak Asya bölgesine atandım. Eylül ayından itibaren de beş defa yurt dışı görevine gönderildim. En son olarak 11 Ocak’ta yurt dışına gönderildi ve 9 Mart’ta bu görevden Türkiye’ye döndüm. İfade vermem gerektiği söylendi ve ifade vermeye geldim.”
Silivri F tipi 1 No’lu Cezaevi’nde Kaşif Kozinoğlu vardı. B blok 1. koğuşta Kurmay Albay Hasan Atilla Uğur ve Deniz Yüzbaşı Hasan Ataman Yıldırım ile kalıyordu. F Blok 4. koğuşta Albay Levent Göktaş ve SAT Komandosu Binbaşı Levent Tektaş vardı.
13 Kasım 2011 tarihinde Silivri 1 No’lu L Tipi Cezaevi B-1 Blok koğuşunda fenalık geçirdikten sonra Silivri Devlet Hastanesi’ne ulaşamadan son nefesini verdi.
Bosna’da Kemal Kahramanoğlu, Azerbaycan’da Köroğlu, Afganistan’da Türk General, Türkistan’da Hayalet olarak bilinen, mavi berenin yanına bordo berelileri ekleyen Kaşif Kozinoğlu’nu saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz, arıyoruz. Erinç içinde uyu…