YAZAR HAKKINDA
Magdalen Koleji’ndeyken Wilde estetizm hareketindeki fikirleriyle tanındı. Saçlarını uzattı, "eril" sporlara karşı küçümsemesini her fırsatta dile getirdi ve odasını papatya, lale ve benzeri objelerle dekore etti.
Söylentilere göre bu hareketi ona River Cherwell’de bir boğma girişimine ve odasının dağıtılmasına yol açtı, fakat estetizm fikri halk arasında daha tanıdık ve olağan bir hale geldi.
Dorian Gray’in Portresi’nde “Bütün sanatlar aslında kullanışsızdır." demişti. Bu yorum edebi anlamda incelendiğinde "Sanat sanat içindir." ideolojisini içinde barındırdığını söyleyebiliriz.
Wilde’ın Lord Douglas ve Alfred Taylor’la ilişkileri basında yer etmeye başladı. Aktör Charles Brookfield’in de yardımıyla polisler Wilde’ın Londra suçlularıyla olan ilişkisini açığa çıkardı ve Wilde dava edildi.
Dava halkın büyük ilgisiyle 3 Nisan 1895’te başladı ve aynı şekilde 25 Mayıs’ta Wilde’ın büyük ahlaksızlık suçu nedeniyle iki yıl kürek hapsine çarptırılmasıyla bitti. Davadan sonra eşi onu boşadı ve çocuklarının soy ismini dahi değiştirdi.
Victoria dönemi Büyük Britanya'sının en başarılı ve ünlü yazarları arasına girdi. Bir dava sonucu fiili livata ve ahlaksızlıktan suçlu bulununca büyük bir düşüş yaşadı ve doğduğu ortamla tam bir zıtlık içinde Paris'te fakir bir otel odasında öldü.
KARAKTERLER:
Dorian Gray - Masumiyeti ve güzelliği temsil ediyor. Basil’in genç yakışıklı modeli.
Basil Hallward - Dorian'ın güzelliğine bağımlı hale gelen ressam. Dorian'ın portresi Basil'in en iyi eseri olur.
Lord Henry Harry Wotton - Kitabın başında Basil'in arkadaşı olan soylu. Oldukça hazırcevap. Lord Henry, yüzyılın sonundaki Viktorya kültürünün yorumu olarak görülür. Hazcılığı benimsemiştir. Dorian'ı kendi dünyaya bakış açısına çeker. Dorian ona benzemeye çalıştıkça yozlaşmaya başlar.
Hikayemizin başında Basil, Dorian Gray’in portresini yapıyor. Ama onu yayımlamak istemiyor. Harry’e “Ona kendimden çok şey kattım.” diyerek aslında içindeki aşkı, aşkın oluşturduğu sanatı kattığından bahsediyor. Tabloyu Harry çok beğendi, satın almak istedi fakat Basil onun sahibi ben değilim sahibinin Dorian olduğunu söylüyor. Harry Dorian’a gençliğin tek önemli şey olduğunu söylüyor. Tablonun gerçekten çok güzel olduğunu gören Dorian belki de tabloyu kıskanarak belki de güzelliğin getirdiği kibirle “Keşke tam tersi olsaydı! Keşke her zaman genç olacak ben ve yaşlancak olan da o resim olsaydı! Bunun için her şeyi verirdim.” diyor. Bu isteğinin gerçekleşip tüm hayatını mahvedeceğinden habersiz. Dorian’ın aşık olduğu kızı yarı yolda bırakıp ölümüne sebep oluşu ve ardından Basil’i öldürmesi ve başka bir arkadaşını cinayeti örtmesinde kendisine yardım etmesi için tehtit etmesi, ardından o arkadaşının da intihar etmesi Dorian’ı salt kötü yaptı. Ve Dorian’ın da istediği gibi kendisi masum, güzel yüzünden hiçbir şey kaybetmedi, onun yüzü aksine tablo her geçen gün çirkinleşiyor adeta kan terliyordu. Tablo o kadar çirkinleşiyordu ki sırf onu yaptığı ve Dorian’a acı çektirdiği için sevdiği dostu Basil’i öldürdü. Kitap sonunda ona tüm bu acıları yaşatan tabloyu da öldürmek istedi, eline bıçağı aldı tablonun yanına gitti. Odadan gelen çığlığı duyan hizmetlileri genç masum yüzlü mükemmel bir tablo ve yaşlı çirkin ölü bir adam buldular. Sonunda kehanet bitmiş ve Dorian hakettiği çirkinliğe erişmişti.
AŞK:
Basil’in Dorian’a olan aşkı Dorian’ın sanat olmasından kaynaklıydı. Basil Dorian’a bakıp o sanatı tablosuna yansıttı ve sanat hayatının en önemli tablosunun olduğunu söyledi. Harry’ e dediği “ Dorian Gray benim için sanatta sadece bir motif. Sen orda hiç bir şey göremeyebilirsin. Ben onda her şeyi görüyorum.” bunu ispatlar nitelikte. “Her gün. Eğer onu her gün görmeseydim mutlu olamazdım. O bana kesinlikle gerekli.” ve “O benim için artık sanatın ta kendisi.” diyerek aşkını ifade etmiştir.
Dorian’ın Sybil Vane'e olan aşkı da sanattan mütevellit. Onu tiyatro sahnesinde görüyor , ona ve sanatına aşık oluyor. Hemen nişanlanıyor onunla. Basil ve Harry’i onu izlemeye götürüyor ama o gün Sybil çok kötü oynuyor. Bunun üzerine Dorian Sybil’e “Aşkımı öldürdün.” diyor. Kız kısa bir süre sonra intihar ediyor. Dorian ise bu haberi aldıktan sonra hiç suçluluk duymuyor.
Lord Henry’nin çok tehlikeli, rahatsız edici ve düşündürücü fikirleri var. Dorian ile tanıştığı andan beri bu fikirleri Dorian’ın zihnine ilmek ilmek işliyor. Basil’in hayran olduğu, güzelliğinde kendini kaybettiği masum Dorian günden güne gidiyor. Dorian , Basil ve Harry de bu kötü etkinin farkında. Harry bu durumu şöyle ifade ediyor; “İyi etki diye bir şey yoktur. Tüm etkiler bilimsel bakış açısına göre ahlaksızdır. Çünkü bir insanı etkilemek ona kendi ruhunu vermektir. Etkilenen kişi doğal fikirlerini düşünmez veya doğal ihtiraslarıyla yanıp tutuşmaz.” Dorian ise Sybil’in intihar ettiğini öğrendikten sonra, artık Harry ile görüşmeyeceğim daha iyi biri olacağım diyor. Ama bu kararına uymuyor ve hatta daha da kötü birine dönüşüyor. Harry’nin fikirleri Dorian için hep doğru. Ondan aldığı fikirler Dorian’ın aklını çok karıştırıyor ve bilgi açlığını öne çıkartıyor.
“Durun!“ diye kekeledi Dorian Gray. “Durun! Beni serseme çeviriyorsunuz. Ne diyeceğimi bilmiyorum. Size verilecek bazı yanıtlar var fakat ben onları bulamıyorum. Konuşmayın. Bırakın düşüneyim. Ya da daha ziyade düşünmemeye çalışayım.
İyi bir kitap okurken hepimiz böyle hissetmiyor muyuz? Dorian'ı güzel yapan masumiyeti, körpeliği, bilgisizliği miydi? Zaten bunları kaybettiği için çirkinleşmedi mi?