Klasizm, 17. Yüzyıl ortalarından 18. Yüzyıl sonlarına kadar sürmüş olan edebi akımdır. Hümanist dünya görüşünün oluşup gelişmeye bağladığı reform ve rönesans hareketlerinin yaşandığı bir tarihsel süreçte doğmuştur ve bu evre özellikle din ve mezhep savaşlarının büyük karışıklıklara yol açtığı sürecin sonlanıp merkezi otoritenin tam anlamıyla kontrolü sağladığı mutlak monarşi dönemine denk gelmektedir. Mutlak monarşiyle sağlanan kontrol yaşama bir istikrar ve düzen getirmiştir. Klasizmin doğuş koşullarını oluşturan düşünsel arka planın oluşmasında önemle anılması gereken fikir insanlarının payını da unutmamak gerekir. Bunların arasında en önemli olarak şu isimler sayılabilir;
Descartes, Mantesquieu, Voltaire, Diderot, Jean Jacques Rousseau.
Klasisizm akımında akıl ve sağduyu en önemli ölçüttür. Hayaller ve duygusallık akıl yolu ile denetim altına alınır. Aklın denetiminden geçmeyen hiçbir duygu eserde yer alamaz. Bu akımda sanatçının görevi, tabiatı akla uygun bir biçimde taklit etmektir. Klasisizm’de konu önemli değildir. Önemli olan konunun işleniş biçimi ve anlatımdır. Buradan da anlaşılabileceği üzere anlatımda mükemmellik amaçlanır.
Anlatımda sokak dili değil, üst tabaka insanların dili yalın bir biçimde kullanılmıştır. Az sözle çok şey anlatmak hedeflenmiştir ve sanatta sıkı kuralların bulunması ve bunlara uyulması gerektiğine inanılır. Buradan hareketle üç birlik adı verilen yer-zaman-olay kuralının konulması görülür. Kahramanlarını hep soylu tabakadan seçen klasikler, eserlerinde kaba ve çirkin sözlere de yer vermezler.
Klasisizmde genellikle din dışı konulara ilgi duyulmuştur. Klasik sanatçılar, konularını çoğunlukla tarihten, hatta mitolojiden seçerler. Çünkü Yunan ve Latin edebiyatının etkisindedirler. Ve eserlerde değişmeyen tipler yer alır.
Klasisizm akımında, Tiyatro ve şiir önem kazanmış; roman ise ikinci plana itilmiştir bu dönemde yazılmış olan önemli eserlerden bazıları şunlardır ;
Montaigne: Denemeler
La Fontaine: Fabl
Racine: Andromague, Davacılar, Britanicus, İphigenie, Phedre
Corneille: Medea, Gülünç Aldanış, Horace, Atilla, Cinna, Surena
Moliere: Cimri, Kibarlık Budalası, Hastalık Hastası.
Klasizm akımının Türk Edebiyatını Fazla Etkilemememiştir. Bunun nedenleri ise Klasisizm akımının, Yunan ve Roma kaynaklarına dayanıyor olmasının Osmanlı kültürüne ters gelmiş olması, bu sebeple Batı’daki eserlerin yeterince Türkçeye çevrilmemiş olmasıdır. Türk edebiyatı Batı’ya açıldığında klasisizm dönemini tamamlamıştır. Bu nedenle edebiyatımızda klasisizmin önemli bir etkisi olmamıştır.
Şinasi‘nin “Şair Evlenmesi”adlı komedisi, La Fontaine’den yaptığı çeviriler ve Ahmet Vefik Paşa‘nın Moliere’den çevirileri, bu anlayışın edebiyatımızın ürünleri olarak sıralanabilir.