Tertullianus’un dinin ve imanın içerisindeki bilinmezlikler, akıl almaz durumlar için ortaya attığı bu düşünce üzerinde duracağız. Cümlenin çeviri yapılmamış hâli; (Credibile prorsus est, quia ineptum est.) şeklindedir. Burada absurdum ve ineptum kelimelerini karşılaştıracağız iki kelimenin anlamı birbirinden farklıdır, çeviriler yapıldığı zaman ineptum yerine absurdum kullanılır anlamca ineptum absurdun olarak çevrilir. Fakat bu yanlıştır absurdum Türkçedeki absürt yani mantıksız, saçma anlamına gelirken, ineptum akıl almaz, bilgece olmayan demektir. Tertullianus düşüncesinin aslında ineptumu kullanmıştır. Yani cümlenin doğru çevirisi “inanıyorum çünkü akıl almaz” olmalıdır. Çünkü burada saçmalığı değil aklın almazlığını tartışacağız. Tertullianus düşüncesini aslında tam olarak bu şekilde değil çok daha etkileyici bir biçimde söylemiştir; “tanrının oğlunun ölmüş olması inanabileceğimiz bir şeydir. Çünkü bu aptalcadır ve gömüldükten sonra dirileceği kesindir, çünkü bu imkânsızdır (De carne christi V. bölüm) Tertullianus daha sonrasında ortaya attığı bu argümanları savunmamış olsa da, bizler bugün hâlâ bunun üstüne düşünüyor ve tartışıyoruz. İnanıyorum çünkü, akıl almaz düşüncesinin mantığı şu şekilde açıklanır; Din bir iman meselesidir bizler iman ederken tanrı karşısında aklımızı bile bir kenara bırakıp akil karşıtlığı olan bir duruma bile saf inanç duygusu ile inanmalıyızdır. Bunun nedenini Aziz Pavlus’un düşüncelerinde bulabiliriz; “Tanrının saçmalığı, insanın bilgeliğinden üstündür. Tanrının zayıflığı insanın gücünden üstündür.” Aklımız tanrı inanç din konusunda bazı öğretileri almıyor, evet ama bu tek ölçütümüzün akıl olduğunda akla göre saçma olan öğretilerin aslında var olmayacağı anlamına gelmez. Bu yalnızca bazı yerlerde aklın yetersiz olduğunu gösterir. Tanrı bizi yaratan bize anlam veren en üstün varlık olduğu için aklımız onun karşısında yetersiz kalabilir ve bu ona inanmayacağımız anlamına gelmez işte tam da bu nedenle bizden üstün ve bizim aklımızın onun karşısında yetersiz olduğu için inanmamız gereklidir. Tanrının niteliği, anlamı zaten budur bizden daha üstün olması aynı zamanda dinin ve imanın temel ilkesi özü budur bu durum şu şekilde açıklanır; Aklınızın almadığı bir şeye inanabilmek işte bu tanrının bir sınavı ve kurtuluşudur. Tertullianus’un bu öğretisi akıl karşıtlığı bir durumu açıklarken ikna edici bir özellik ve basitlik gösteriyor bu basitlik iste güven veriyor. Teolojik meselelerde saçmalığın güvenilirliğin emaresi olarak alınması fikri oldukça ilgi görmüş bir fikirdir. Öylesine bir düşünceye sahip olabiliriz ki; saf inanç zaten akıl karşıtı bir durumdur ve bunu akılla çürütemeyiz bu anlamda bakıldığında bu argüman oldukça mantıklıdır. Peki ya bizler bu fikirde belirtildiği üzere tanrı karşısındaki inancımızı onun bizden üstün olması ve aklımızın yetmemesi üzerine mi kurmalıyız yoksa tamamen bizlere akılla açıklanabilen bir öğretiye mi inanmalıyız? fakat o zaman tanrı özelliğini yitirecektir. Bizden üstün bir tarafı kalmayacaktır. Bizlerin aklıyla kavrayabildiği şeyler bizden üstünn değildir. Bize denktir bu anlamda bakıldığında tanrının üstünlüğü akıl almazlığın temel sebebi ve inancın gereği diyebiliriz.
