Atatürk’ün yaptığı yeniliklerden biri de lakap ve unvanların kaldırılması ve soyadı kanunudur. Peki bu niye kaldırıldı? Gelin buna birlikte bakalım:
Kaynakçalar sunmadan önce biraz yorumlayalım isterseniz. Osmanlı’da her alanda kişi adını sorduğunda Ahmet oğlu Mehmet diyordu. Diğer bir kişiye sorulduğunda yine Ahmet oğlu Mehmet cevabını alınca ister istemez kafada soru işaretleri kalıyordu. Hangisi Ahmet oğlu Mehmet diye... Soyadı Kanunu ile bu ortadan kalktı.
Soyadı Kanunu 21 Haziran 1934 tarihinde kabul görmüştür. Kanunun içeriğini biraz inceleyelim:
Madde 1: Her Türk öz adından başka soyadını taşımaya mecburdur.
Madde 2: Söyleyişte, yazışta ön ad önde, soyad sonda kullanılır.
Madde 3: Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk gözetmeksizin millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan, iğrenç veya gülünç olan soyadları kullanılamaz.
gibi 16 kanun bulunmaktadır. (TC Resmi Gazete, 7 Teşrinievvel (Ekim) 1336 yılında tesir edilen, 2 Temmuz 1934 tarihli, 2741 sayılı, kabul tarihi 21 Haziran 1934 olan Soyadı Kanunu) (Günümüzde Soyadı Kanunu’nda ise toplam 15 madde vardır.)
Bir yandan da hatırlatmak gerek: 24 Kasım 1934 tarihinde Ayasofya bakanlar kurulunca ve cumhurbaşkanın da yetkisiyle müzeye çevrildi. O zaman soyadı kanunu yoktu diyenler var ve bunlar çoğunlukta. Soyadı kanunu 21 Haziran 1934 tarihinde kabul görmüştür. Belge isteyen parantez içinde yazılan kaynağa bakabilir.
26 Kasım 1934 tarihinde mecliste onaylanan lakap ve unvanların kaldırılması yasasında, madde 1’de “hocaefendi, molla, efendi, bey, beyefendi, hanım, hanımefendi, paşa, ağa, hacı, hafız ve hazretleri gibi” unvanlar kaldırılmıştır. Erkek ve kadın vatandaşlar, kanunun önünde ve resmi belgelerde sadece yalnız adlarıyla anılırlar.” demektedir. (TC Resmi Gazete, Sayı: 2867, Sayı: 3, Cilt 16, Sayfa 6) (Kaynağı bulamazsanız google’dan mevzuat 2590 Sayılı Kanun’u aratarak lakapların ve unvanların kaldırılması adlı yasayı bulabilirsiniz.)
Lakap ve unvanların neden kaldırıldığını yorumlamak gerekirse unvanlar ve lakaplar kişiyi halktan üst mertebede görür. Örneğin halen Doğu ve Güneydoğu illerinde kullanılan ağa lakabı vardır. Ağa, oradaki toprakların sahibidir. Yani binebi derebey diyebiliriz. Ağa lakabı, Anadolu’da feodaliteyi simgeler. Bu yüzden kaldırılma gereksinimi duyulmuştur.
Molla, efendi, hocaefendi, hacı, hafız, hazretleri gibi lakap ve unvanlar ise İslam adı altında ayaklananlara binebi engel olmuş VE halk nezdinde eşitlik sağlamış diyebiliriz. Buna da günümüzde uyulduğu pek söylenemez. Hatta Atatürk öldükten sonra bir gazete “Gazi Hazretleri yaşamını kaybetti.” diyerek gazeteye küpür geçmiştir. (Tarihte yaşamış kişilere saygım sonsuzdur.)
Efendi, bey, beyefendi, hanım, hanımefendi gibi unvanlar ise halen özellikle elitist kesim tarafından kullanılmaktadır.
Kanun önünde eşitliğe hiç girmeyeyim girersem çıkamam ama bir örnek vereyim yine de:
Milletvekili unvanıyla savcılığa başvuran kişinin mi davayı kazanma olasılığı daha fazladır yoksa sıradan bir beyaz yakalının mı?
Burada yazdıklarımı kendi görüşünüze, kendi dininize veya felsefik inancınıza yorumlayabilirsiniz ama anayasa kanunlarıyla beraber sabittir!
Haydi kalın esenlikle...