Nazım Hikmet'in 122. Yaş Günü Kutlu Olsun
Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902'de Selanik'te doğdu. Babası Sivas Valisi Şair Mehmet Nazım Paşa'nın oğlu Matbuat Genel Müdürü Hikmet Nazım Bey, annesi ressam Ayşe Celile Hanım'dır. İlk eğitimini Göztepe'deki Taş Mektep'te aldıktan sonra Galatasaray Lisesi'ne geçti, ardından Nişantaşı Sultanisi'nde öğrenimini sürdürdü. 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne kaydolmasına rağmen plörezi hastalığı nedeniyle askerlikten ihraç edildi.
1921'de Ankara'ya geçerek Millî Mücadele'ye katılmak istedi. Mustafa Kemal Atatürk ile tanıştırılmasının ardından 30 lira maaşla Bolu Sultanisi'nde öğretmenlik görevine başladı. Ancak sağlık sorunları nedeniyle öğretmenlik kariyerinden vazgeçti.
1924'te Türkiye'ye döndükten sonra Komünist Parti'nin kongresine katıldı. İzmir'de örgütlenme faaliyetlerinde bulundu. 1928'de çıkan Af Kanunu'ndan yararlanarak Türkiye'ye döndü, ancak tekrar hapse girmekten kurtulamadı. 1933'te "Gece Gelen Telgraf" adlı eseri nedeniyle mahkemeye çıkarıldı ve kitabı toplatıldı. 1934'te Komünistlik suçuyla yargılandı, ancak Af Kanunu'ndan faydalanarak ceza almadı.
1938'de Donanma Davası'nda askeri isyana teşvik suçlamasıyla 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Af Kanunu'ndan yararlanmadığı için uzun yıllar hapishanede kaldı. Hapishanede geçen bu dönem, eserlerine önemli izler bıraktı.
1950'de çıkan Af Kanunu ile serbest bırakılsa da 1951'de Sovyetler Birliği'ne kaçtı. Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Türkiye'de Nazım Hikmet'e destek amacıyla başlatılan kampanyalar, uluslararası boyutta geniş kitlelere ulaştı. 1952'de açlık grevine başlaması, dünya genelinde büyük yankı uyandırdı.
Sovyetler Birliği'nde yaşamaya başlayan Nazım Hikmet, Türkçe şiire Sovyet etkisini taşıyan eserler üretti. 1963'te Moskova'da hayatını kaybetti. Türkiye'ye dönme talepleri ve Türk vatandaşlığına geri dönme çabaları sonuçsuz kaldı. Mezarı Novodeviç mezarlığındadır.
Nazım Hikmet, Türk şiirine ve edebiyatına önemli katkılarda bulundu. Eserlerinde toplumsal sorunlar, aşk, özgürlük gibi temaları işledi. Hem romantik hem de realizmin etkilerini taşıyan eserleri, Türk edebiyatında bir dönüm noktası oluşturdu. Özgün üslubu, toplumsal hassasiyeti ve cesur ifadeleriyle tanındı.
Nazım Hikmet'in eserleri elli'den fazla dile çevrildi. Dünya genelinde pek çok ülkede etkili bir şair olarak kabul edildi. Özellikle sol ideolojiye duyduğu bağlılık, eserlerini uluslararası alanda da etkili kıldı. Şiirleri, sosyal adalet ve özgürlük mücadelesi verenlerin ilham kaynağı oldu. Nazım Hikmet, Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. Hayatı boyunca mücadeleci duruşu, toplumsal sorunlara olan duyarlılığı ve özgün sanat anlayışıyla iz bırakmıştır. Eserleri, günümüzde de okunan ve değerli bulunan klasikler arasında yer almaktadır.
Nazım Hikmet'in yaşamı, sadece edebi eserleriyle değil, aynı zamanda siyasi duruşu ve mahkeme süreçleriyle de önem kazanmıştır. Nazım Hikmet, "Cumhur Reisi Atatürk’ün Yüksek Katına" başlıklı bir mektup yazarak Türk ordusunu isyana teşvik ettiği iddiasıyla ağır hapis cezasına çarptırılmıştır. Mektupta, suçsuz olduğunu ve sadece Türk inkılabına olan bağlılığını ifade etmiştir.
Uzun süren hapishane hayatı, özgürlüğüne kavuşamadan 12. yılında beklediği afla son bulmamıştır. Ancak, özellikle 1949-1950 yıllarında Türkiye'de ve yurtdışında yapılan kampanyalarla Nazım Hikmet'in hapishaneden çıkarılması için yoğun çaba sarf edilmiştir. 1950'de Türkiye'de çıkarılan Af Kanunu ile Nazım Hikmet tahliye edilmiş, ancak özgürlüğüne kavuşmasının ardından Sovyetler Birliği'ne kaçmıştır.
5 Ocak 2009 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından imzaya açılan "Nâzım Hikmet Ran'ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yürürlükten kaldırılmasına ilişkin önerge," hükûmet sözcüsü Cemil Çiçek tarafından duyuruldu. Çiçek, Nâzım Hikmet Ran'a Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının iade edilmesine yönelik bir kararname hazırlandığını ve imzaya açıldığını belirtti. Bu öneri, 1951 yılında vatandaşlıktan çıkarılan Nâzım Hikmet'in yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasını amaçlıyordu.
Hükûmet sözcüsü, önerinin Bakanlar Kurulu tarafından oylanarak kabul edildiğini ifade etti. Aldıkları bu karar, 5 Ocak 2009 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanarak resmiyet kazandı. Bu vesileyle, Nâzım Hikmet Ran, 58 yıl aradan sonra 10 Ocak 2009'da yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu.
Dünya çapında tanınan bir şair olan Nazım Hikmet, Sovyetler Birliği'nde de etkili olmuş ve Türkiye'den uzakta da olsa Türkçe ve Türk edebiyatına olan katkıları sürmüştür. 1963 yılında hayatını kaybeden Nazım Hikmet, Türkiye'de komünizmin sembolü olarak görülmüş, ancak Azerbaycan'da Türkiye'nin ve Türklüğün simgesi olarak kabul edilmiştir.
Mezarı Moskova'da Novodeviç Mezarlığı'nda bulunmaktadır.