İzmir İktisat Kongresi’nde alınan karar neticesinde yerli burjuva oluşturmasına karar verilmiştir. Bunun için yerli ve yabancı sermayelere kolaylık sağlanmış, girişimciliğin önü açılmıştır. Bunun bir neticesi olarak yabancı sermayedarlar 1926 yılında ormanları, çayları ve dereleriyle ünlü olan Sinop’un Ayancık ilçesinde bir fabrika kurmaya karar verirler. Zindan ve Çangal ormanlarının 50 sene boyunca işletilmesini üstlenen bu yabancı sermayedarlar Zingal T.A.Ş adında bir kereste fabrikası kurarak yerli halka iş olanağı sunmuşlardır. Fabrikanın elektrik ihtiyacı sebebiyle elektrik hatları kurulmuş böylece Ayancık Türkiye’de elektrikle tanışan ilk yerleşimlerden biri olmuştur. Kerestelerin taşınması için demiryolu döşenmiş, bu sayede hem işçiler hem de ürünler taşınmıştır. Fabrikanın açılmasıyla Belçika’dan, Avusturya’dan, Bosna’dan kalifiye işçiler aileleriyle birlikte Ayancık’a yerleşmiştir. Bu sayede yerel halk Avrupa kültürüyle tanışmış, giyimde, mimaride, yiyecek kültüründe değişimler meydana gelmiştir. Fabrika kurulduğu ilk yıl 600 işçi 34 memuru istihdam eder. Diğer illerden ya da uzak yerleşkelerden gelenlerin kalması için barakalar kurulur. Yıllar geçtikçe barakada yaşayan işçiler Ayancık’ta ev sahibi olur ve aileleriyle buralara taşınırlar. Fabrika sayesinde ilçede hayat canlanır. Esnaf daha çok kazanç sağlamaya başlar ve bu sayede yerel etkinlikler daha canlı hale gelir. Fabrika içi tenis kortu, spor alanları, tiyatro ve dans etkinlikleri yapılır. 1945 yılında işletmenin ağaçlandırma çalışmalarını yapmadığı gerekçesiyle yılında kamu malı haline getirilmesine karar verilir. Aynı yıl içinde tekrardan fabrikanın açılışı yapılır ve halk törenle kutlama yapar. Ayrıca milletvekilleri de fabrikayla ilgili raporlar yazmışlardır. Bunlardan biri şöyledir “CHP Kocaeli milletvekili Ali DİKMEN 1935 Şubat ve Mart aylarında Samsun ve Sinop illerinde yaptığı teftişlerde Zingal Şirketinin yerleşim üzerindeki etkilerini şu şekilde raporuna işlemiştir; “Zingal şirketinin faaliyeti sebebiyle esnaf işlerinde canlılık vardır. Şirketin fabrika ve ormanlarında 4 bin kadar amele çalışmaktadır. Fabrika müdür muavini amelenin yevmiyelerinin 40 kuruş olduğunu söyledi. Ormanda müteahhitlerin ikinci müteahhitlere iş verdiklerini ve ikinci müteahhitlerin de ameleye götürü olarak parça parça iş yaptırdıklarını söylediler… Enver Bey geldikten sonra bu gibi götürü işleri merkezde tamamen kaldırarak ameleyi yevmiye ile çalıştırmakta olduğunu ve ormanlarda da bu sistemi tamamen kaldırmak üzere olduğunu söyledi. Çiftçiler Ayancık’ta son derece acınacak bir halde yaşamaktadırlar. Zingal şirketi bu sene maliyet fiyatı ile 250 ton ödünç mısır vermek suretiyle köylü ve ameleye yardım ettiği gibi Ayancık Halkevi ile Kızılay evlerine de dul ve acizler için 10 ton mısır teberru etmiştir.” Ali Dikmen’in aktardığı bu sistem, aynı zamanda, ülkemizde taşeronlaştırmanın ilk örneği olarak kabul edilmektedir.
1936 yılında fabrikanın yakınlarında Ayancık Halkevi kurulmuştur. Bu sayede gençler boks, güreş, sinema, tiyatro gibi önemli alanlarla tanışmıştır. Hatta ilerleyen dönemlerde deniz ve karayoluyla spor takımları diğer illere gitmiş ve müsabakalara katılmışlardır. 1962’de dört çayın birleşmesi üzerine bir sel felaketi vuku bulmuş bu neticede fabrika büyük hasar görmüştür. İlerleyen dönemlerde de önemini yitirmiştir. Her şeye rağmen Ayancık’ın gelişmesinde büyük bir yere sahip olan bu fabrika aynı zamanda Ayancık’taki her aileden en az bir kişiyi emekli etmiştir.
Kaynakça: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/499114
[10.30803-adusobed.346754-464671.pdf](file:///C:/Users/Batuhan/OneDrive/Masa%C3%BCst%C3%BC/10.30803-adusobed.346754-464671.pdf)