Tanpınar'ın şiir anlayışı, geleneksel Türk şiiri ile batı etkisi altında şekillenmiş modernist yaklaşımın bir sentezi olarak değerlendirilebilen, şiirlerinde zaman kavramına, geçmişle bugün arasındaki ilişkiye, tarihi ve kültürel unsurlara sıkça rastladığımız bir yazardır. Aynı zamanda mistik ve sembolik öğeler de Tanpınar'ın şiirlerinde belirgin bir şekilde kendini gösterir. İnceleyeceğimiz şiir ‘’Bursa’da Zaman’’ yukarıda söylediğimiz tüm özellikleri taşıyan, “Ben ki Bursa’yı o kadar severim, sanatımın ve iç hayatımın bütün bir tarafını bu şehre borçluyum” şeklinde özdeğerlendirme yapıp edebiyatımıza kazandırdığı önemli bir eserdir.
BURSA’DA ZAMAN
Bursa’da bir eski cami avlusu
Küçük şadırvanda şakıyan su
Orhan zamanından kalma bir duvar
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi
Bir zafer müjdesi burada her isim
Sanki tek bir anda gün saat mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hala bu taşlarda gülen rüyanın
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devem vehmiyle
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası
Muradiye sabrın acı meyvası
Ömrünün timsali beyaz nilüfer
Türbeler camiler eski bahçeler
Şanlı hikâyesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengâmelerin
Nakleder yâdını gelen geçene
Bu hayalde uyur bursa her gece
Her şafak onunla uyanır güler
Gümüş aydınlıkta serviler güller
Serin hülyasıyla çeşmelerinin
Başındayım sanki bir mucizenin
Su sesi ve kanat şakırtısından
Billur bir avize Bursa’da zaman.
Yeşil türbesini gezdik dün akşam
Duyduk bir musiki gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kuran sesini
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlamış buldum tebessümünle
İsterdim bu eski yerde sesinle
Baş başa uyumak son uykumuzu
Bu hayal içinde Ve uykumuzu
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk
Havayı dolduran uhrevi ahenk
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette
Beklide rüyası büyük cetlerin
Beyaz bahçesinde su seslerinin
"Bursa’da Hülya Saatleri" adıyla yazılan ancak daha sonra "Bursa’da Zaman" olarak ismi değiştirilen bu şiir, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın serbest şiir anlayışı ve hece ölçüsüyle yazmış olduğu, geçmişi ve şimdiki zamanı an’da birleştirerek özel bir zaman dilimi oluşturmasının sonucudur. Tanpınar bu şiirinde, tarihi ve doğal dekorla şimdiki zamandan çıkıp geçmişe gider. “çınar” ve “cami” onun geçmiş zamanı yakalamasını sağlayan imgelerdir. Tarihsel geçmişi yansıtan “cami avlusu” ve “Orhan zamanından kalma duvar” onun için sadece bir taş yığını değil, bir manevi değerlerinin temsili bir göstergesidir.
Şairin sanatında öne çıkan rüya ve zaman kavramları, bu şiirin de temel motiflerini oluşturur. Şiirin başındaki betimlemede Bursa’da doğa, sanat, tarih ve mana aleminin iç içe bulunduğu görülmektedir. Şair, burada sıradan zamanın dışına çıkarak bir rüya hali yaşamaktadır. Tanpınar'ın rüyâ hali dediği şey, insanın uykudaki hareketsiz hali değil, yarı uyanıklık hâli denilen bir duygu anında insanın kendinden geçmesidir. İnsanın kendisinin yön verdiği bir ruh durumunda rüyanın kendisi değil “rüyalara refakat eden duygular mühimdir.’’ der Tanpınar, bu nedenle o, dünyaya ait bütün varlıklara bir rüya perdesinin arkasından bakar. Tanpınar’ın “Beş Şehir” adlı eserinde dile getirdiği gibi Bursa’da gördüğü her şey, kendisini düşünmeye iter. Bursa’daki tablo karşısında rüyaya dalan şair, dış alemi kendi iç dünyasına göre yeniden inşa eder. Varlığın sonlu oluşu onda “zamanın dışına çıkma isteği oluşturur. Osmanlı’yı “Orhanla aynı yaştaki çınar”da gören Tanpınar, şimdiki zamandan çıkıp daha geniş bir zamana gider. Metinde şiirin başlıca öznesi olan Bursa’dan sonra belki de en önemli özne “ihtiyar çınar”dır. Şiir boyunca Osmanlı kültür ve medeniyetine şadırvanlar, çeşmeler, camiler tanıklık ederken şairin Bursa’da gördüğü ihtiyar çınar da Osmanlı’nın görkemli rüyasını derinden dile getiren bir sembol olarak göze çarpmaktadır.
Şairimize göre şehirler bir medeniyete ayna tutan mekânlardır. Doğal güzellikleri ve tarihi ile de Bursa’nın hem Osmanlı medeniyetinde hem de şairimizin gözünde ayrı bir yeri vardır, bunu Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir isimli eserinden ve günlüklerinden elde ettiğimiz notlarına bakarak söyleyebiliriz. Sonuç olarak eserlerinde ne kadar büyük bir etkisi olduğunu bildiğimiz Yahya Kemal’in İstanbul aşkının bir benzerinin Tanpınar ve Bursa arasında olduğunu söylemek mümkündür.