Kudüs Gecesi yankıları devam ederken 4 Şubat 1997 Salı günü sabah saatlerinde zırhlı araçlar Ankara’da tatbikata başladı ve bu hadise yıllarca konuşuldu. Kimileri tankların geçişinin tatbikat olmadığını ispatlamaya çalıştı. Bunu dile getiriyorlardı çünkü “28 Şubat darbedir.” Diyenlerin cebir faaliyet göstermesi gerekiyordu. Zırhlı araçların kışladan dışarı “tankları yürüterek gözdağı verdiler” şeklinde yorumladılar ve bunun bir şiddet eylemi olduğunu savundular. Bu savunuları, tüm aksi delillere, resmi yazılara rağmen mahkemede kabul edildi. Eğer gerçekler hükme esas alınsaydı mahkemeden “darbe” kararı çıkmazdı!
Gelin somut gerçeğe dayanarak 4 Şubat 1997’de yaşananlara birlikte bakalım…
Peki Sincan tanklarıyla ilgili gerçek neydi?
Sincan’da yaşananlar TSK’nın bir yıl öncesinden planladığı, NATO’nun Geri Bölge Savunma Planı (GSP) eğitimi dahilinde zırhlı araçların tatbikatından başka bir şey değildi.
Sizlere şöyle anlatalım:
35 kadar zırhlı aracın 4 Şubat 1997 tarihinde Sincan’dan geçerek eğitim alanı olan Akıncı Hava Üssü’ne intikali üstün Geri Bölge (NATO) savunma planı ile ilgili.
Mürted (Akıncı) Hava Üs Komutanlığı’nın konuşlu olduğu arazide, 1950 yılında ABD’ye tahsis edilen raporlar ve hava meydanı inşa edildi. Bu bölgede kurulan depoların, meydanın ve diğer tesislerin koruması için özel bir Türk müfrezesi teşkil edildi. Birliğin takviyesi görevi ise “Özel Yönergesi” ile Etimesgut’ta konuşlu bulunan, Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı’na verildi.
Daha sonra ABD ile Türkiye arasında yapılan anlaşma ile hava üssü tamamen NATO’ya tahsisli statüde TSK’ya devredildi. NATO’ya tahsisli bütün birliklerde olduğu gibi aynı statüde görev verilen Etimesgut’ta konuşlu Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı da, GSP ve yönerge gereği, yılda en az bir defa NATO’nun görevlendirdiği denetleme heyeti tarafından fiili ve planlı olarak “Harekata Hazırlık Denetlemesi”ne tabii…
Yani Kudüs Gecesi’nin üzerinden 4 gün geçtikten sonra TSK’nın planlı bir eğitimi olan, zırhlı araçların 4 Şubat 1997 tarihinde Sincan’dan tatbikat alanına intikalinin Kudüs Gecesi ile ilişkilendirilmesi ancak niyet okumayla izah edilebilir.
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı 0rgeneral Hikmet Köksal, sanık olarak mahkemede verdiği ifadesinde “42 – 43 yıllık askeri hayatımda Sincan’dan tankların geçişi kadar istismar edilmiş bir konu görmedim, bir olay yaşamadım” dedi.
Kudüs Gecesi ile 4 Şubat 1997 tarihinde tankların Sincan’dan geçmesinin bir ilgisinin olmadığını söyleyen Köksal, normalde 7 Şubat 1997 tarihinde, Akıncı Üs Bölgesi’nde planlanmış bir özel görev tatbikatı olduğunu, bu tatbikatın her yıl o tarihlerde rutin olarak düzenlendiği görüldü.
Peki tarih neden değiştirildi?
Orgeneral Köksal, kendisinin de bu tatbikatı izlemek istediğini ancak aynı tarihte başka bir görev nedeniyle İstanbul’da olması gerektiğini, tatbikatı izleyebilmek amacıyla kendi emriyle üç gün erkene aldırdığını fakat bu defa GATA’dan baştabibin kendisini arayarak 4 Şubat’ta katarakt ameliyatı olacağını, daha önce beş kez ertelenen bu ameliyatın artık ertelenemeyeceğini söylemesi üzerine emri ikinci kez değiştirilmemek için “Tamam tatbikatına çıksınlar.” diye emir verdiğini kaydetti.
Orgeneral Köksal’ın ifadesine dönelim. Köksal, tatbikatın intikal güzergahı üzerinde bulunan bir menfezin yıkılmış olması nedeniyle tankların Sincan’dan geçmek durumunda kaldığını, olayın bundan ibaret olduğunu, Kudüs Gecesi olayı ile tanklar arasındaki ilgiyi medyanın kurduğunu ve sansasyonel haber olarak yaydığını belirtti.
Aynı şekilde, 22. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ifadesinde, zırhlı araçların yürüyüşüyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı Demirel’le görüştüğünü söyledi. Görüşmenin içeriğini de aktaran Karadayı, yürüyüşün tatbikat kapsamında ve planlı olarak yapıldığını, bu tür eğitimlerin her zaman yapıldığını, bu tür eğitimlerin her zaman yapıldığını, dolayısıyla başka bir açıklamasının olmadığını cumhurbaşkanına arz ettiğini ve cumhurbaşkanının kendisine teşekkür ettiği kaydetti.
Basında ise tatbikatla ilgili yanıltıcı ve sansasyonel yayınlar yer alıyordu. Karadayı, medyanın tavrına ilişkin attıkları adımı da anlattı. Tatbikattan bir gün sonra, 5 Şubat 1997 tarihinde Hürriyet gazetesinde bir tekzip yayımlandı. Tekzip metni şu şekildeydi:
“Genelkurmay: Normal faaliyet
Genelkurmay, motorlu yürüyüş denilen bu geçişin normal bir faaliyet olduğunu ve Kudüs Gecesi sonrasına denk gelmesinin tesadüf olduğunu açıkladı.”
Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı’nın yanıtını okuyarak devam edelim…
Komutanlık, 1996 – 1997 Eğitim – Öğretim yılında, altışar aylık iki devreli eğitim döneminin ilk devresinin Eylül 1996’da başlayıp Şubat 1997’de sona erdiği, her devrede ferdi eğitimden tatbikata kadar devam eden tüm eğitim görevlerinin mutlaka icra edilmesi gerektiğini, birinci devrenin sonunda yapılması gereken tatbikat görevinin de bu nedenle devrenin sonu olan Şubat 1997’ye planlanmış olabileceğini, Barış Ceridesi’nde yer alan Akıncılar GSP bölgesine 4 Şubat 1997’de tatbikat için hareket etmesi cümlesindeki tatbikat için ifadesinin de Şubat 1997’de yapılan faaliyetin devre sonu tatbikatı kapsamında yapılmış olabileceğini ortaya koyduğunu belirtti.
Tankların yürütülerek intikali, eğitimlerde denenmesi ve denetlenmesi gereken eğitimin esas unsuruydu.
Mahkeme ve konu hakkında yorum yapanlardan bazıları bu fiili ve resmi durumunun farkında olmadığını gibi bu güzergahın ilk kez 4 Şubat 1997 günü kullanıldığını zannediyor. Hem de Ankara Valiliği ve Sincan Kaymakamlığı’nın güzergah konusunda itirazı ya da bugüne kadar aksi bir beyanı da olmamışken…
Zırhlı araçların güzergahlarıyla ilgili detay vermek gerekirse…
Sincan intikal güzergahı, NATO Geri Bölge Savunma Planı ve Genel Savunma Planı’nda tahsisli, NATO’ya deklare edilmiş, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları tarafından bilinen, mülki makamlar ve yerel yönetimlerce açık tutulması gereken ve Geri Savunma Planı kapsamında denetlenen bir zırhlı birlik intikal güzergahıydı.
Bu husus ayrıca, Sincan zırhlı birlik intikal güzergahının, o dönemde olduğu gibi, bugün de geçerli Geri Bölge Savunma Planları’nda, bölgedeki kritik askeri tesislerin (Akıncılar/Mürted hava üssü dahil) geri bölge savunması için konuşlanacak askeri/zırhlı araçların güncel ve geçerli intikal güzergahı olduğu, Genelkurmay Başkanlığı’nca, 15 Mayıs 2013 tarihli yazı ekinde savcılığa gönderilen 14 Mayıs 2013 Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın yazısından açıkça anlaşılıyordu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın yazısında, Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı’nın 30 Nisan 2004 tarihinde yayımlanan ve halen yürürlükte bulunan Geri Bölge Savunma Planı’nda sorumluluk sahalarında bir değişiklik yapılmayan, bir önceki planla benzerlik gösterecek şekilde, Etimesgut ve Sincan ilçelerindeki kritik tesislerin savunulması için zırhlı birliklerin intikal güzergahı şöyle anlatılıyordu:
Etimesgut İlçesi İntikal Yolu: Zırhlı Birlikler Okulu Garajları – 4 Numaralı Nizamiye – Turgut Özal Köprüsü – Etimesgut Yolu.
Sincan İlçesi İntikal Yolu: Zırhlı Birlikler Okulu Garajları – Turgut Özal Köprüsü – Etimesgut Çevreyolu Köprü Altı – Sincan Yenikent yolu.
Sincan İlçesi İntikal Yolu bugün de yürürlükte olan Geri Bölge Savunma Planı’nda kritik intikal güzergahı olarak deklare edilmiş durumda.
Her iki intikal güzergahı da yasal, meşru, NATO’ya deklare edilmiş, İçişleri, Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından bilinen, mülki makamlar ve yerel yönetimlerce savunma planları açısından korunması ve açık tutulması gereken güzergahlar.
Her iki güzergah da, söz konusu NATO denetimli eğitimlerde denetleniyor ve fiilen eğitimleri icra ediliyor.
Savunma planları gereği her iki güzergahı da kullanma yetkisine sahip olan TSK, yine de Etimesgut intikal güzergahını kullanmayı tercih etti ancak menfez/köprü onarım nedeni ile zorunlu Geri Bölge Savunma Planı’nda tahsisli Sincan İlçesi İntikal Yolu’nu kullanarak eğitimleri, planladığı süre ve şekilde tamamladı.
Burada bir hususa dikkat çekmekte yarar var: Her iki güzergah da açık olsa dahi eğitimin ihtiyaçlarına göre her iki güzergahın da aynı anda kullanılması ya da hangi güzergahı kullanması gerektiğine karar verecek olan elbette TSK komutası.
TSK’nın hak ve yetkisi olduğu halde, Etimesgut İlçesi İntikal Yolu’nu önceliğine almış dahi, iddiaların ve söylemlerin aksine TSK’nın kaçınma niyetini de açıklıyor.
Sonuç olarak Sincan intikal güzergahı, mahkemenin ve bazı isimlerin iddia ettiği gibi Sincan’daki tiyatroya karşı anlık verilmiş bir kararla rastgele belirlenmiş, planlarda bulunmayan bir intikal güzergahı değil aksine hükümet ve NATO tarafından bilinen, savunma planlarında tahsisli yasal ve meşru askeri birlik intikal güzergahıydı.
4 Şubat 1997 tarihinde tankların ve zırhlı araçların yürütülmesinin Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal’ın emriyle yaptığı ileri sürüldü ancak Hikmet Köksal ile ilgili bu iddia gerçek dışıydı. Köksal tarafından tatbikatı icra eden Kırmızı Tabura, herhangi bir intikal güzergahı emredilmedi. Barış Ceridesi’nde, zırhlı birlik intikalinin hangi güzergahtan yapılacağı konusunda bu emrin verildiği yazılı değil. Emir, tatbikatın planda olduğu şekli ile 4 Şubat 1996 günü icra edilmesine yöneliktir.
4 Şubat 1997 tarihli söz konusu intikal, bir menfezin onarımında olması nedeniyle taktik birlik komutanının kararı ile zaten planda yer alan, meşru ve yasal Sincan İntikal Yolu üzerinden icra edildi.
28 Şubat davasında Türkiye Emekli Subaylar Derneği Başkanı Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş, olayların canlı şahidi olduğunu belirterek, avukatlar aracılığıyla mahkemeye bir yazı gönderdi. Korgeneral Karakuş’un tanıklığı şunun için önemli: 1968 yılı sonunda Mürted/Akıncılar’a üsteğmen rütbesiyle atanmıştı. Ardından yüzbaşılığı, albaylığı ve tuğgeneralliğin bir kısmı Akıncılar Üssü’nde geçmişti.
Emekli Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş yazısında tankların Sincan’dan 1960’lı yıllardan beri geçtiğin, bunun iki amacı olduğunu söyledi. Birincisi, zırhlı tümenin kendi eğitim çalışmaları ve tatbikatları nedeniyle, ikincisinin de (Mürted) Akıncı’daki nükleer cepheneliğin/tesislerin korunması görevinin aynı zamanda zırhlı tümene ait olması nedeniyle…
Bu çalışmaların bir kısmına Akıncı’dan hava – kara iş birliği kapsamında kalkan uçakların da katıldığını belirten Erdoğan Karakuş, “1960’lı yıllardan 1997 yılına kadar tanklar, zırhlı personel taşıyıcıları, asker taşıyan araçlar anılan nedenlerle defalarca Sincan’dan geçmesine rağmen hiçbirisine darbe yakıştırması yapılmadığı”nın altını çizdi.
Mahkeme, bu teknik ve askeri bilgiyi göz a.rdı ettiği gibi konu hakkında askeri – resmi makamlardan bilgi/belge-tarihçe talep etmedi, gösterilen delili dosyaya koymadı.
4 Şubat 1997’de tatbikatta bir adet tank Sincan çıkışında Toprak Mahsulleri Ofisi silolarına 100 – 150 metre mesafede arıza yaptı. Onarım süresince de bu mevkii de hareketsiz kaldı. İddia edildiği gibi tanklar şehrin merkezinde bekletilmedi veya gözdağı vermek için yapılmadı.
Mahkemede sanık olarak verdiği ifadede Zırhlı Tümen Komutanı Tümgeneral Erdal Ceylanoğlu tankın arızalanmasıyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Arıza konusu, izinden döndükten sonra Eğitim Tatbikat Birliği’nin sabah bölgeye gidiş intikali esnasında, takriben 09.40 ile 10.00 sularında, bir M48A5T1 tankının motor/gövdenin en önemli parçası olan bükülebilir milinin kırıldığının bilgisini aldım.
Bu arızanın, sabah gidiş güzergahının, Sincan çıkışı demir yolu hattı civarında ve Toprak Mahsulleri Ofisi silolarının 100 – 150 metre yakınında meydana geldiği söylenmiştir. Belirtilen arızanın, birlik seviyesi bakımı ve mutlaka malzeme değişimi gerektirdiği için tank mürettebatı tarafından giderilmesi mümkün değildir.
Milin değiştirilme süresi 4 saat olarak verilmiştir. Bu malzemenin sökülüp yenisiyle değiştirilmesi gerektiğinden üs bakım kademesince getirilmesi ve değiştirilmesi 5 – 6 saatlik süreyi kapsamıştır.
Bu tank, Sincan merkezinde arıza yapmamıştır. Konu değişik boyutlara çekilmek istenmektedir oysa gelen arıza, bakım onarım süresi uzun zaman alan bir faaliyettir. İki tank olarak belirtilen yazılar da gerçek değildir. Diğer konvoyda bulunan M74 Tırtıllı kurtarıcı aracıdır. Bakım personeli ile birlikte destek için gelmiştir.”
Ceylanoğlu’nun da ifadesinde açıkça vurguladığı gibi tankın arızasının başka bir yere çekilmesine gerek yoktu.
Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, konuyla ilgili kendisine yöneltilen bir meclis soru önergesine “olayın normal bir tatbikat olduğunu, eğitim çalışmaları kapsamında gerçekleştirildiğini” ifade etti.
Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, 28 Şubat davasında da tanık olarak dinlendi. Tayan’ın ifadesi, hükümetin olaya yaklaşmasını da ortaya seriyordu.
Turhan Tayan “Medyada bu olayı öğrenince Genelkurmay Başkanı’na ne oluyor diye sorduğun, olayın rutin bir tatbikat olduğu ve elde olmayan nedenlerden dolayı güzergahın değiştiği bilgisini alınca da bir daha bu olay üzerinde hiç durmadıklarını” beyan etti.
Sincan’dan geçen tanklarla ilişkin aynı olağan tepkiyi Başbakan Necmettin Erbakan da verdi. Erbakan, bu olay kendisine sorulduğunda “Bunun konumuzla ne ilgisi var? Cumhuriyet Bayramı’nda 240 tank geçiyor.” Diyerek bu faaliyetin şahsına ve hükümetine yönelik cebir ve tehdit oluşturmadığını en yetkili ağızdan ifade etti.
Hükümetin hem yetkili bakanının hem de hükümetin başı olan Başbakan Erbakan’ın konuyla ilgili açıklamaları böyleydi ve bu açıklamaların mahkeme dahil herkesi bağlaması beklenirdi.
Tankları yürüten Zırhlı Birlikler Komutanı Namık Kemal Çalışkan şunları anlattı:
“Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümeni güzergahından başlayıp sivil , meskun mahal olduğu bilinen Etimesgut – Sincan Akıncı Ana Jet Üssü güzergahı ile icra edilecek olan intikal eğitimi, 1996 yılının Eylül – Ekim ayında yayımlanan Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümeni’nin uygulama emrinde belirtiliyor idi.”
Yani Sincan’daki terör tiyatrosundan aylar önce yapılacak tatbikat kararı belliydi.
Peki tanklar neden yürütüldü?
O gün yarbay rütbesinde olan emekli Tuğgeneral Çalışkan bunu da anlattı:
“Bu intikalin maksadı ‘GESAP planları’ dediğimiz, genel savunma planları kapsamındadır. 4. Ana Jet Üssü Komutanlığı’nın konuşlandığı Akıncı Ana Jet Üssü’nde ki NATO’ya tahsisli hava üssünün, teröristler tarafından baskına, sabotaja maruz kalma ihtimaline karşı yapılır. İcra edilecek bir savunma harekatının takviye zırhlı birlik kuvveti olarak benim tabur komutanı olarak görev yaptığım taburun bir bölük timi görevlendiriliyor idi.”
Yani Akıncı Üssü’nün saldırıya uğrama ihtimaliine karşı yapılan, takvimi aylar öncesinden belli bir tatbikattı. Üstelik ilk kez değildi. Çalışkan devam etti:
“60’lı yıllardan beri 4. Ana Jet Üssü’nün NATO’ya tahsisli kuvvet olmasından kaynaklı, 2 yılda bir yapılan NATO tatbikatlarının da aynı zamanda bir parçasıydı.”
Haklı bir soru Sincan tanklarını yürüten tankların komutanı neden yıllardır mahkemeye çıkıp konuşmadı?
Y
Çalışkan buna da cevap verdi:
“28 Şubat davasının başladığı ilk yıllardan itibaren bu taburun komutanı olmam nedeniyle müracaatta bulunmuş olmama rağmen bu davayla ilgili tanık ya da müdahil olarak çağrılmadım. En son 2 Nisan 2021 tarihinde saat 11.20’de Yargıtay’da bu davanın görüşülme aşamasında 16. Ceza Dairesi’ne de dilekçe ile başvurarak, tanık olarak ifade vermek istediğimi belirttim. Dilekçemin yazılı olarak incelemeye alınıp alınmadığını bilmiyorum.”
Peki tankların yürütülmesi için meşhur yoldan başka bir yol kullanılamaz mıydı?
Çalışkan, iki güzergah olduğunu söyledikten sonra tercih nedenini açıkladı:
“Ankara Çayı’nın üzerinden geçen tek şeritli dar köprü, o dönemde inşaat halinde genişletme çalışmalarına tabii tutulduğundan tek geriye kalan Etimesgut – Sincan meskun mahalinin bulunduğu güzergahı seçmek zorunda kaldık. Yani niye meskun mahallin içinden gidip de çevre yolundan gitmesiniz sorusu sorulacak ise bunun başka sansı yoktu.”
Mahkeme başkanı “Kaç gün önce netleşti güzergah?” diye sorunca Çalışkan yanıt verdi:
“10 – 15 gün önce 20 -25 Ocak tarihleri arasında.”
Anlattığına göre söz konusu güzergah hem Emniyet’e hem Jandarma’ya bildirilmiş, yol boyunca güvenlik önlemi alınmasını istemişti.
Kısacası tankların yürüyüşünün darbe hazırlığı ile alakası yoktu.
Çetin Doğan’ın Gözünden 28 Şubat Size Yalan Söylediler, Barış Terkoğlu, Sami Menteş,
Zırhlı Araçlar Birlikten Neden Çıktı?, Emri Veren Komutan Anlattı., Mahkemeye Gönderilen Evraklar, Sincan’dan Başka Yol Yok muydu?, Tankın Arızası, Hükümet Ne Söyledi?, Tankları Yürüten Komutan Yıllar Sonra Konuşabildi, Sayfa 44 – 35 – 36 – 37 – 38 – 40 – 41 – 42 – 43 – 44 – 45 – 46.