Geldi yine 14 Şubat... Kimilerimiz banka kartlarınızın limitlerini zorlayacak hediyeler alacağı kişiler vardır. En büyük hediye sevmek, sevilmek değil midir hayatta? Banka kartlarınızın limitlerinizi zorlayacak hediyeler almak alan kişiye maddiyat boyutunda zararlar verir halbuki sevgi manevidir yaşamda. Sevgililer gününü elbette kutlayan olacaktır gerek maddiyeten gerek maneviyeten.
Peki yarım kalan aşklar ne olacak hiç düşündünüz mü? Bazen sevgi sevdiğinin mezarının başına gidip bir ağlamak değil midir, mezarının başına çiçek bırakmak değil midir? Sevgi, gelmeyeceğini bile bile beklemek değil midir? Sevgi, dağda vatan uğruna çatışırken ölüm ile burun buruna gelen askerin acısını yüreğinde hissetmek de değil midir? Sevgi, denilen şey bir güne sığacak kadar ucuz mudur? Yaşamının sonuna kadar yanında kalacak birisini, sadece bir gün değerli hissettirmeye ne gerek var?
Doğum günü hariç bütün günler için geçerli aslında. 24 Kasım, öğretmenler günü diyoruz. Öğretmenlere verilecek önem bir gün mü? Öğretmenler, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirir. Bunun karşılığı bir gün olmamalı.
Tıp Bayramı diyoruz. Sadece tıp bayramında mı güzel davranmak zorundayız doktorlara, hemşirlere, doktor asistanlarına?
Bir gazeteci olarak çalışan gazeteciler günü de bana saçma geliyor.
En çok da sanırım kadınlar günü... Bir gün hanımına, sevgiline vs. İyi davran, sen otur ben bugün işleri yaparım, de. Öbür günler evde yayıla yayıla otur. Sevgi, saygı bir güne mi mahsus? Yoksa ömür boyu içinde bulunacağımız bir yaşamın faktörü mü sevgi, saygı?
Sizi biraz düşünmeye davet ediyorum. Esen kalın…