Bugünün şatafatlı edebiyatı hiç anlatmaya fırsat buluyor muydu hayatımızın gerçeklerini? Türk öykücülüğünde "küçük insanlar"diye adlandırılmış toplumun eziklenmiş,dışlanmış,iç dünyaları keşfedilmemiş,hor görülmüş insanlarını kaleme alıyordu Füruzan.Gerçekçi bir kişilikti,inatçıydı..Fikirlerinden taviz vermeyen, savunduğunun hakkını veren bir yazardı.Hayatı boyunca bayağılığın her türlüsünden kaçınmış,yaşamını hisleriyle yazarak geçirmiştir..
Füruzan 29 Ekim 1932 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiştir.Asıl adı Firuze Çerçi'dir.Babasını çok erken yaşta kaybetmiştir,daha çocukluk yaşlarındayken ölüm ve özlem duygusunu hissetmiştir.Yalova ve İstanbul'un değişik okullarında ilköğretimini tamamlamıştır.Ailesinin maddi durumlarının yetersizliği nedeniyle ortaokula gidememiştir.Okula gidemiyor oluşu onda yeni bir şeylere heves açmıştı;Tiyatro.1950'li yıllarda tiyatrocu olmaya karar verdi. Bir süre Küçük Sahne’de bulundu..Füruzan meraklıydı ve sanatçı ruhu sayesinde sürekli yeni bir yola sürükleniyordu.Resim sanatını çok seven Füruzan,Uzun bir süre resim ile ilgili çalışmalar yaptıktan sonra kalbinin tutuklu olduğu o sevdaya yöneldi;Yazmak.İlk öyküsü Olumsuz Hikâye, 1956’da Seçilmiş Hikâyeler Dergisi’nde yayımlandı. 1956’dan 1958'e dek öykülerini Türk Dili, Yenilik ve Pazar Postası’nda yayımladı.Ve sonra aşık oldu.4 Temmuz 1958'de karikatürist Turhan Selçuk ile evlendi.Evlilikleri uzun sürmeyecektir.Boşanma ile sona eren bu evliliğinden kızı Aslı dünyaya geldi.Biten bir evliliğin getirdiği bir armağan ile yazmaya devam etti.Eserlerinde sadece Füruzan adını kullandı. Parasız Yatılı ile Sait Faik Hikâye Armağını'nı aldığında törene eşi Turhan Selçuk'la birlikte katıldı.Şimdiki zamana baktığımızda ne kadar çok eksiğimiz var aslında.Boşanmak denen eylemi, iki kişi arasındaki yaşanmışlıkları öldürmek zannediyoruz.Ya da saldırıyoruz.Öfke kusmak için.Hep söyleniyor ama çok az sayıda kişi anlayabiliyor bu cümleyi.Evlenebileceğiniz birini değil,boşanabileceğiniz birini bulun diye..
Yazarlığının ilk dönemini “gençlik hevesi” olarak tanımlayan Füruzan heveslenip tadabildiği duyguları işledikten sonra, asıl eserlerini 1960’lı yıllarda vermeye başladı. 1964-1972 arasında Dost, Yeni Dergi ve Papirüs'te yayınlanan öyküleriyle dikkat çekti.İlk kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazandıktan sonra edebiyat dünyasına güzel bir giriş yaptı ve ünlendi. Bu ödülü kazanan ilk kadın yazar ünvanını aldı.Çocukluğunun özlemi olarak yazdığı Parasız Yatılı'yı Kuşatma ve Benim Sinemalarım adlı öykü kitapları izledi. Öykülerinde kötü yola düşmüş kadın ve kızların, çöküş sürecindeki burjuva ailelerin, yeni yaşama koşullarından bunalan, yurt özlemi çeken göçmenlerin, yoksulluk içinde yaşama savaşı veren, tek silahları sevgi olan yalnız kalmış kadınların, çocukların dramlarına sevecen bir bakışla eğildi. Benim Sinemalarım kitabının ardından öyküye 9 yıl ara verdi.1974'te ilk romanı Kırkyedililer 'i yayımladı. Türkiye tarihine 68'liler olarak geçmiş, devrim ve isyancı bir kuşak olan 1947 doğumluların hikâyesini anlatan eser, geniş bir kitle tarafından sevildi, 1975'te Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü aldı.Almanya'ya gittiğinde oradaki yaşantıları gözlemledikten sonra Berlin'de Türk işçilerle röportajlar yaptı. Röportajlarını 1977 yılında Yeni Konuklar adlı kitabında topladı. Göçmen ve gurbetçi işçi sorunlarını kaleme aldığı 1988'de yayımlanan, belge niteliğinde bir kitap olan Ev Sahipleri'nde Almanya'nın önde gelen aydınları ve konuk işçileriyle konuşmalar yaptı. 1988'de yayımlanan ikinci romanı Berlin'in Nar Çiçeği'nde de Almanya'daki göçmenlerin hayatını işledi.Ah Güzel İstanbul öyküsünden uyarlanan aynı isimdeki filmde 1981’de Ömer Kavur ile birlikte senaryo çalışması yaptı. Film, hiçbir filmin birinciliğe değer görülmediği Antalya Altın Portakal Film Festivalinde ikincilik ödülü aldı.1982'de yayımladığı Gecenin Öteki Yüzü kitabında yer alan ve kitapla aynı adı taşıyan öykü, 1986'da TRT tarafından dizi olarak çekildi. Dizi, TRT ve Modern Gazeteciler Kurumu tarafından en iyi dizi olarak seçildi. Bütün çekimlerde sette bulunan Füruzan,bu deneyimden sonra kendisi de yönetmenlik yapmaya karar verdi. 1988-1989’da "Benim Sinemalarım" adlı öyküsünü senaryolaştırarak çevre tasarımcısı Gülsün Karamustafa ile birlikte aynı adla sinema filmi olarak çekti. Film, uluslararası festivallerde büyük ilgi gördü.Yazar, Redife'ye Güzelleme, Kış Gelmeden ve Sevda dolu bir yaz adlı öykülerini ise oyunlaştırmıştır. "Kış Gelmeden" ve "Sevda Dolu Bir Yaz" Ankara Devlet Tiyatroları tarafından yaklaşık 200 kez sahnelendi.1991'de Lodoslar Kenti adlı ilk ve tek şiir kitabını yayımladı.Yapıtları başta Almanca olmak üzere İtalyanca, İngilizce, Fransızca, Boşnakça, Bulgarca, Farsça gibi çeşitli dillere çevrilmiştir.2006 yılında Ankara Öykü Günleri Onur Ödülü alan yazar,2008 yılında 27.İstanbul Kitap Fuarı'nın Onur yazarı olarak seçilmiş ve hakkında Füruzan Diye Bir Öykü adlı kitap hazırlanmıştır.