Kelebekler, Lepidoptera takımına ait olan büyüleyici güzelliğe sahip canlılardır. Kelebekler çiçekten çiçeğe konarak zengin bitki türlerinin tozlaşması ve dağıtılmasında ana rol oynarlar. Yeryüzündeki ekobölgelerin çoğunu işgal eden bu canlıların vücutları, başlarını, göğüslerini ve karınlarını içeren üç bölümden oluşur. Gövdeleri, en ufak darbede bile dökülebilen hassas pullarla kaplıdır. Bu pullar aslında uçları yassılaşmış olan geniş kıllardır. Kelebeklerin metamorfoz sonrasındaki yaşamları boyunca kanatları çok önemli bir unsurdur. Kanatlarının ölçülemez güzellikteki renkleri ve desenleri, göz alıcı görüntüleri ile dikkat çeker. Bu durum üremelerinde ve karşı cinsiyetteki diğer kelebekleri etkilemelerinde büyük rol oynar.
Kelebekler emici olarak beslenirler. Ağızları hortum şeklindedir ve besinlerini ancak sıvı olarak alabilirler. Bu hortum yapılı ağız kısmı, uçuş ve beslenme dışındaki anlarda kelebeğin baş gölgesinin altına helezon bir şekilde kıvrılır. Kelebekler ayaklarıyla tadını aldıkları bir çiçek üzeriyken bu yapı tekrardan açılır ve besini emmeye uygun hale gelir.
Kelebekler gece ve gündüz kelebekleri olarak ikiye ayrılır. Genel bakışta gece kelebekleri (güveler) daha ağır ve geniş bir gövdeye sahiptir. Antenleri genellikle taraksı bir yapıdadır. Kanatlari mat renklidir ve hızlı uçarlar. Hızlı uçmalarına rağmen gündüz kelebeklerinden daha az uçarlar ve genelde durgundurlar. Dinlenme anında kanatları açık ve gövdeyi çatı gibi kapatan bir şekilde durur. Gündüz kelebekleri ise gece kelebekleriyle zıttır. Gövdeleri ince, narin ve hafiftir. Antenleri de aynı şekilde ince topuzlu antenlerdir. Uçuşları yavaştır ama gün içinde gece kelebeklerinden daha fazla uçarlar. Kanatları parlak ve göz alıcıdır. Dinlenme durumundayken ise kanatları kapalı ve dik bir şekilde durur. Gece kelebekleriyle gündüz kelebekleri arasındaki önemli farklardan birisi, duyu organlarının hassaslığıdır. Gece kelebeklerinin işitme ve koku duyuları çok daha gelişmiştir.
(Saturnia Pavoniella)
Kelebekler ağaç kabuğu veya yapraklar üzerine bıraktıkları, korion isimli sert bir kabuğa sahip yumurtalarla nesillerini sürdürürler. Bu yumurtalardan önce tırtıl çıkar. Bir tırtıl kozaya girene kadar 3-4 kez deri değiştirir. Kozaya giren tırtıl ise gerekli sürenin ardından kozada metamorfoz geçirir ve ihtişamlı bir kelebek olarak kozasına veda eder.
Kelebeklerin adaptasyon kabiliyeti ve çeşitliliği, doğal yaşam alanlarındaki dağınık dağılımı ile örtüşmektedir. Örneğin, Avrupa'da kelebek türleri, farklı iklim bölgelerine adaptasyon göstererek farklı morfolojik özellikler kazanmışlardır. Buna örnek olarak; Amazon yağmur ormanlarında keşfedilen kelebek türleri, bölgenin biyolojik çeşitliliği ve doğal bitki örtüsüyle uyum içinde evrimleşmiştir.
Kelebekler hayatta kalmak ve üremek için kendilerini koruma amaçlı çeşitli savunma mekanizmalarına sahiptirler. Örneğin Kral kelebeklerini gözlemleyebiliriz. Kral kelebeklerinin, zehirli oleandrin içeren bitkilerden aldıkları kimyasal bileşenlerle yırtıcılara karşı kendilerini korudukları bilinen bir gerçektir. Bu tür adaptasyonlar, evrimsel biyoloji ve ekolojinin karmaşık ilişkilerinin anlaşılmasında önemli ipuçları sağlar.
(Danaus Plexippus)
Sonuç olarak, kelebeklerin morfolojik ve davranışsal çeşitliliği, ekosistemlerdeki besin ağları üzerinde derin etkilere sahiptir ve türler arasındaki etkileşimlerin anlaşılması için önemli bir model sistem olarak hizmet ederler. Bu nedenle, kelebeklerin biyolojik özellikleri, evrimsel geçmişi ve ekolojik rolü hakkında yürütülen araştırmalar, doğal çevrenin korunması ve sürdürülebilir yönetimi için temel bir bilimsel altyapı oluşturur.
(Polyommatus Icarus)
(Parthenos Slyvia)