Süleyman Askeri Bey, Kosova'ya bağlı Prizren şehrinde 1884 senesinde dünyaya geldi. Doğumundan ölümüne kadar 31 yıllık kısacık ömründe birçok kritik mevkiide görev yaptı. Vatan için Trablusgarp'tan Balkanlara son olarak da ölümüyle sonuçlanan Irak Cephesi'ne kadar çarpışarak askerlik vazifesini yerine getirmişti. İtalyanlar o zamanlar vatan toprağı olan Libya'yı işgal etmişti. Osmanlı İmparatorluğu kısıtlı imkanlar sebebiyle Libya'ya yeterli desteği gönderemiyordu. Süleyman Askeri Bey ise bu vatan toprağını savunmak için Libya'ya gönüllü giden subaylardan biriydi. Hatta öyle ki subaylar destekten öyle mahrum bırakılmıştı ki vatan için çıktıkları yolun masrafını kılıçlarını ve kıyafetlerini satarak karşılamışlardı. Süleyman Askeri, Libya'da savaşırken iki de kurşun yedi. Kuşçubaşı Eşref kitabına göre Cemal Paşa artık subaylara onları koruyamadığını, İstanbul'a geri dönmeleri gerektiğini söyledi. Süleyman Askeri, bunun üzerine Cemal Paşa ile telgraf başında saatlerce müzakere etti. Sıcak memleketlerde iki yıla hizmet verenlere ya tayin olma ya üç ay izne çıkma hakkına atıfta bulunarak bu izni talep etti. Türk tarihinin ilk organize teşkilatı Teşkilat-ı Mahsusa'ya başkanlık etti. Batı Trakya'da bir Türk hükümeti kurulmasına yardımcı olup hükümetin de genelkurmay başkanlığını yaptı. Tarihler 1915'i gösterdiğinde Süleyman Askeri, Enver Paşa'nın görevlendirmesi ile Irak Cephesi'ne atandı. Süleyman Askeri'nin her İttihat ve Terakki subayı gibi engellenemez bir heyecanı ve atılganlığı vardı. Bir an önce İngilizlere karşı başarı elde etmek istiyordu. Asker sayısı yetersizdi ve asker açığını yerel halkı örgütleyerek gidereceğini düşünüyordu. İngilizler, Basra'yı işgal etmişti ve Süleyman Askeri ise burayı İngilizlerden almayı planlamaktaydı. 12 Nisan 1915 günü aceleci davranmış, kendinden oldukça üstün İngiliz birliklerine saldırıya geçmişti. Süleyman Askeri'nin bu yanlış kararı Türk birliklerinin neredeyse tamamının şehit olmasına bir kısım askerinde esir düşmesine sebep olmuştu. Bu saldırıda kendisi de yaralandı ama askeri birliklerini sedye üstünden komuta etmeye devam etti. Süleyman Askeri, bu mağlubiyetten sonra oldukça derin bir üzüntüye girdi. Hatası yüzünden Şuaybe Muharebesi'ni kaybetmişti ve bunun bedelini kendi canıyla ödemeyi tercih ederek günü şakağına dayadığı silahın tetiğine bastı. Sadece 31 yaşındaydı. Cemal Paşa onun için "iyimser, biraz aceleci, atılgan bir idareci ve fedakar bir subaydı" demişti.