Günümüz insanı atalarından farklı olarak cebinde parası olmazsa öleceğine kanaat getirmiş durumdadır. Belki babalarıyla bile farklılık gösteren neslimiz kendisini kapitalizme köle eylemiştir. Yaşam basit döngülerden ibarettir. Doğduğun anda anne sütüyle beslenmeye başlarsın, bunun için senden para talep eden olmaz, ardından sana ufak ufak yemiş ve yumuşak yiyecekler yedirmeye başlarlar. Kimse senden bunlar için de para talep etmez. Fakat büyümeye başladığın zaman aile üyelerin ya da bazı büyükler sana "evlat, artık çalışman ve para kazanman gerek aksi takdirde beslenemezsin ve ailene yük olursun" öğüdünde bulunurlar. Bugüne kadar rastlamadığın bir şeyle karşılaşırsın, bir zorunluluk. Küçük çocuklarla konuşan birisiyseniz göreceğiniz şey açıktır, onlarda böyle bir bilinç yoktur. Bu bilinç sonradan kazanılma ve yapaydır. Bir insanın yaşamını idame ettirebilmesi için beslenmesi ve korunakta olması yeterlidir. Fakat pek tabii olarak insan başka şeyler de ister.
Kazandığım para gerçekten hak ettiğim para mı sorusu insanların kafasında büyük bir yer kaplar. Bu iki türlüdür:
A) Şuan stajyerim ve hiçbir şey bilmeme rağmen bana para ve yiyecek veriyorlar, utanç içerisindeyim
B) Alanımda özverili, yetenek ve deneyim sahibiyken halen hakkım olanı alamamaktayım.
A şıkkı genel olarak 3 aylık bir süreci kapsarken, B şıkkı bir ömrü kapsamaktadır. İçerisinde yaşam bulduğumuzu zannettiğimiz kara kutu bize daha iyisi olamaz algısını aşılamış durumdadır. Sokağa çıkıp birisiyle konuştuğunuzda size "sosyalizm ve faşizm ekonomileri kapitalizme yenildi o halde en iyisi kapitalizmdir" cevabını vermemesini beklemezsiniz. -Tabi halen romantik solcuların olduğu ve olacağı gerçeğinden kaçmamak gerekir.- Lakin bunların yanlış olduğunu ve kapitalizmin sürekli öldüğünü biliyoruz. Gerçek manada kapitalizm savunanlar da bunları kapitalizmin durak noktaları ve yükseliş basamaklarını olduğunu söyleyerek kendilerini avutuyor olsalar dahi bu "dönemeç"lerde binlerce belki de milyonlarca insanın öldüğünü ve yine milyonlarca kişinin açlıktan kavrulduğunu görebiliriz.
İnsan türüne böylesi acılar çektiren bir ekonomik doktrin diğer kısa yaşam süresine sahip olmuş ekonomik doktrinleri silah zoruyla yendiyse bu ekonomik doktrine muzaffer doktrin diyebilir miyiz? Kapitalizmin başlangıcını sanayi devrine sosyalizmin başlangıcını ise sovyetlere sabitlersek -ülkelerde uygulanma manasında- aralarındaki meta birikiminin bariz farkı ortaya çıkar. Hele ki bunların en küçük kardeşi faşist italyayı alırsak daha kısa bir zaman aralığına ulaşırız. Bu sebepledir ki hangisinin doğru olduğu tartışmaya çok açıktır -kapitalizmin doğru olmadığı yüzyıllardır uygulanış şekliyle doğrulanmıştır-. Bireyler kendilerine en uygun ekonomik doktrini bulana kadar araştırmaya ve çalışmaya devam etmelidir. Aksi takdirde "paran olmazsa yaşayamazsın" diyen metacıl ekonomide eliniz kolunuz bağlı ve tutsak bir yaşam sürersiniz.