2003 yılında imzalanan Ottowo Antlaşması ile, (antlaşma ile sınırlardan mayınlar temizlendi.) 2011 yılında çıkan Suriye İç Savaşı ile, (Suriye'de şuan savaş yok, şehirler işlek durumda ve burada nüfusları giderek artmakta) Rusya - Ukrayna Savaşı ile ülkemize gelen Ruslar ve Ukraynalılar ile, yönetimi Taliban'ın ele geçirmesi ile Afganistan'dan gelen kaçak göç dalgası ile, batıdan ve doğudan gelen göçler ile, Türkiye, GÖÇMENİSTAN oldu. Ruanda ile imzalanan antlaşma sonucu ülkede siyahi durumu artacak. (Çok yokmuş gibi, Karabük Üniversitesi vakası yetmezmiş gibi) Anladığımız üzere burada sorun aslında sığınmacılar... Bazılarının eliyle yerleştirilen ve kaçak yollarla giren sığınmacılar... Afganı, Suriyelisi, Fars'ı, Pak'ı, Rus'u, Filistinlisi, Afrikalısı vs. ülkeye girdi. Mülteciler ve sığınmacılara AB'den yardım fonu geliyor artı bunların içinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almış olan da var. Türkiye'nin yazgısını bir mülteci veya sığınmacı belirliyor seçimlerde... Güzel mi oldu şimdi? Bakın Afganistan'da Bacha Bazi yani küçücük çocuklara (genellikle erkek) tecavüz ediliyor. Suriyeli, Fars'ı, Pak'ı Türk kızlarını vs. videoya, kamaraya çekiyor. Siyahiler saat satıyor, aman ne olacak, demeyin. İleride sığınmacılar ve mülteciler ülkeden gitmezse (ki hallerinden memnunlar.) demografik olarak Türkler azınlığa düşecek. Virüs örneği gibi. Dünyaya bir virüs bulaştı. Şöyle diyenler çıkacaktır: Aman banane dünyadan benim ülkemde yok, banane benim ülkemden benim şehrimde yok, banane benim şehrimden/beldemden benim köyümde yok, diyeceğiz. Bahane üstüne bahane üreteceğix. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyorsunuz kısacası ama size dokunmayan yılan yaşayacak diye de birileri doğruları söylüyor diye öldürülmemeli. Türkiye Cumhuriyeti'nde bir TÜRK olarak azınlığa düşmek istemiyorsan, buna dur demelisin, demelisiniz, demeliyiz! Esenlikle kalın, tabii mümkünse...