17 Ağustos gece yarısı yer yerinden oynadı. Deprem ülkesi olarak bilinen Türkiye, depremle gerçek anlamda işte o gün tanıştı. Deprem Marmara Bölgesi’ni gece saat tam 03.02’de vurdu. 7.5 şiddetiyle 45 saniye boyunca milyonlarca insan ölümle karşı karşıya geldiler. Başbakan depremi çok geç öğrenmişti. Nedeni de yardımcıları başbakanı uyandırmaya kıyamamışlardı ama her şey çökmüştü. İletişim, kara yolları,demir yolları yani bölgenin alt yapısı resmen açıkça çökmüştü. Ülkenin başkentinin Marmara Bölgesi ile bağlantısı da kesilmişi. Ankara karanlıkta kalmıştı. Marmara Bölgesi’ni yerle bir eden depremde 20 bine yakın insan öldü, on binlerce kişi yaralandı ve engelli oldu. Yüz binlerce bin yerle bir oldu veya hasar gördü. Türkiye daha kendine gelemedikten 3 ay sonra bu defa Düzce yıkıldı. 7.2 büyüklüğündeki depremde yüzlerce kişi öldü. 17 Ağustos ve arkasından patlayan bu Düzce Depremi Türkiye’yi adeta darmadağın etti. Depremde sınavı geçen tek kuruluş ise bir avuç idealist insanın kurduğu Arama Kurtarma Derneği oldu. Deprem bölgesi sanayinin can damarı olunca ekonomik kayıpta milyarlarca dolar oldu. Sistemin zaafları ortaya saçılırken depremzedelere Yunanistan’dan Amerika’ya tüm dünyadan yardım yağdı. Bu olay Türkiye’nin bir deprem ülkesi olmasına rağmen ne kadar hazırlıksız, insan hayatının değeriyle ne kadar ilgisiz olduğunu gösterdi. Büyüklüğüyle ve gücüyle övünülen Türkiye’nin bürokrasisiyle, hizmet yapısıyla ne kadar kağıttan bir kaptan olduğu anlaşılıverdi. Ve bakın şu ses ”Sesimi duyan var mı ?” Bu duyduğunuz ses hiçbir zaman unutulmadı.
Türkiye’nin bazı bölgelerinde çok ağır bir depremin yer aldığı anlaşılıyor. Birçok yerle telefon bağlantısı kolay kurulamadığı için, bazı yerlerde hiç kurulamadığı için henüz yeterince ayrıntılı bilgi almış değiliz fakat depremin özellikle Kocaeli ve Sakarya’da yoğunlaştığı İstanbul’da büyük ölçüde etkili olduğu anlaşılıyor.
Başbakan Bülent Ecevit
Sivil savunma hizmetlerimiz aksamıştır.Kurtarma işlerimiz yetersiz kalmıştır.Müteahiterimiz malzemeden çalmıştır. İmar düzenimiz laçkadır. Hepsinde gerçek payı var. Kısa zamanda bu yaraların sarılması mümkün değildir. Nasıl sevgi paylaştıkça çoğalırsa acılar da paylaştıkça azalır.
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz