Son yıllarda artan Atatürk heykellerine yapılan saldırılar, yalnızca bir fiziksel tahribat değil, Cumhuriyet’in kazanımlarına, bağımsızlık mücadelesine ve halkın özgürlüğüne karşı bir başkaldırıdır.Bugün, heykellere saldıranların niyeti açıktır: Atatürk’ün idealleriyle şekillenen, bilim ve aklın rehberliğinde ilerleyen bir toplum yerine;AKP diktasını,gerici bir anlayışı dayatmak. Atatürk heykelleri, onun düşüncelerinin ve bağımsızlık mücadelesinin simgeleridir.Bu eylemler, Atatürk’ün "Ey Türk gençliği!" diyerek hitap ettiği bizlere, doğrudan bir mesaj niteliği taşımaktadır.Onun vücudunu hedef almak isteyenler, aslında Cumhuriyet’i ve onun devrimlerini yok etmeyi amaçlamaktadır. Ve bu amaç karşısında sessiz kalmak, teslim olmak demektir. Ama biz Atatürk Gençliği teslim olmayacağız!
Atatürk, bu ülkeyi emperyalizmin pençesinden kurtarıp, bağımsız bir ulus devleti inşa etti. Onun yol göstericiliği ile kurulan Cumhuriyet, akıl ve bilimi temel alarak modernleşen bir toplum hayalini taşıdı. Bugün ise AKP iktidarı altında bu hayal, karanlık ve gerici bir anlayışla kuşatılmak isteniyor. Onlar, Atatürk'ün heykellerine saldırarak bizi sindirebileceklerini sanıyorlar.Heykellerden ibaret sanıyorlar Atatürk'ü.Fakat unutmasınlar ki, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!" diyerek bu ülkenin tapusunu halka veren Atatürk'ün düşünceleri, heykellerden çok daha ötedir. Bizim zihnimizde ve yüreğimizde taş gibi sağlam durmaktadır.Çünkü bizler, günümüzün birer Mustafa Kemalleriyiz.
Bizim görevimiz, bu saldırılara sessiz kalmak değil, daha da cesurca mücadele etmektir. "Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir," diyen Atatürk’ün fikirlerini yaşatmak, bugünkü gençliğin en büyük sorumluluğudur. Biz bu sorumluluktan kaçmıyoruz. Çünkü bu saldırılar, yalnızca heykellere değil, özgürlüğümüze, laikliğe ve bağımsız yaşama hakkımıza yönelmiştir.
AKP’nin baskıcı ve giderek otoriterleşen yönetimi altında, bu tür saldırıların artması, tesadüf değildir. Her geçen gün demokratik haklarımızın budandığı, özgürlük alanlarımızın daraltıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Gençler olarak, üniversitelerde, sokaklarda ve hayatın her alanında baskıyla karşı karşıyayız. Özellikle biz Atatürkçü gençler, bu baskılara en çok maruz kalan kesimlerden biriyiz. Çünkü bizim temsil ettiğimiz şey; AKP’nin dayattığı biat kültürüne karşı, özgür düşünceyi ve sorgulayan bir toplumu savunmaktır.
Atatürk, "Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır," diyerek bu bağımsızlık savaşını bizlere miras bıraktı. Biz gençler, işte o kararlılığı kuşanıp bu baskılara karşı dimdik duracağız.
Ama artık bireysel tepkilerle yetinmenin zamanı geçti. Örgütlenmek ve birlikte mücadele etmek, bu karanlığa karşı en büyük silahımızdır. "Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk İstiklali'ni Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir!"diyen Atatürk’ün bu sözü, bugünkü durumumuz için de geçerlidir. Her yerde, her alanda; okullarda, sokaklarda, iş yerlerinde örgütlenmeli ve bu baskıcı düzene karşı isyan bayrağını açmalıyız. Çünkü vatanımızın dört bir yanı tehdit altındadır. Özgürlük, demokrasi ve laiklik, her gün biraz daha yok edilmeye çalışılmaktadır.
Biz Atatürk Gençliği,yalnızca düşüncelerimizi savunmakla yetinmeyeceğiz. Mücadele edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, bu baskıcı düzeni yerle bir edecek olan güç, gençliğin içinde saklıdır. Atatürk, "Gençler, cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin en değerli timsali olacaksınız," diyerek bizlere olan güvenini göstermişti. İşte o güvene layık olma zamanı şimdi! Terbiye edilmek, sindirilmek istenen bir gençlik olmayacağız. Vatan sevgimizi, özgürlüğümüze olan bağlılığımızı sonuna kadar savunacağız.
AKP’nin baskılarına, yasaklarına, korku politikalarına karşı durmak bizim en temel sorumluluğumuz. Bizler, korkusuzca ve kararlılıkla bu saldırılara karşı duracağız. Örgütlenerek, birlik içinde, Atatürk’ün bizlere emanet ettiği değerleri savunacağız. Çünkü bu değerler yalnızca bizim değil, bizden sonraki nesillerin de geleceğini koruyacak olan tek kaledir. Mücadelemizi büyütmek zorundayız. Çünkü bu ülkenin yarınları, bizim bugünkü direncimize bağlı. Ve bu direnci kıramayacaklar.
Son sözümüz, Atatürk’ün şu sözüyle olsun: "Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! " Biz de, AKP diktasının yarattığı korku distopyasının getirdiği şartları ve ortamı düşünmeden, bu karanlıkla mücadele edeceğiz. Korkmadan, sinmeden, inancımızı kaybetmeden bu mücadeleyi sürdürmeliyiz. Atatürk’ün izinde yürüyoruz ve yürümeye de devam edeceğiz. Karanlığa teslim olmayacağız!
Çünkü bizler "Mustafa Kemal'in Askerleriyiz!"