Mina Urgan benim için, zaman zaman geçmişte yaşayıp da keşke tanışıp bir sohbet etme fırsatım olsa digebileceğim kişilerin başında gelir. Yazarımız, Türk edebiyatı ve düşünce dünyasında derin izler bırakmış bir isimdir. 1915 yılında İstanbul'a dünyaya gelen yazar Mina Urgan ailesinin de etkisi ile sanatın içine doğan biri; annesi tiyatrocu, babası ise şair.
Eğitimini Arnavutköy Amerikan Kız Koleji ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi bölümünde tamamlayan Urgan, 1977 yılına kadar İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında profesör olarak çalışmaya devam etmiştir.
Balzac'dan William Golding'e, Herman Melville'den Thomas More'a, Virginia Wolf'a ve Shakespeare'e kadar pek çok önemli yazarın eserlerini Türkçeye kazandırıp bir kültür oluşturmuştur. İngiliz Edebiyat Tarihi üzerine yazdığı akademik eserler, Shakespeare ve Virginia Wolf gibi yazarların incelemeleri ile bilinir. Kendi hayatından detaylıca bahsettiği '' Bir Dinazorun Anıları '' ve '' Bir Dinazorun Gezileri'' ise yazarın akademik hayatından çok kişisel hayatını tanımamızı sağlayan eserlerdir.
Bir okuyucu olarak benim favorim ise Bir Dinazorun Anıları' dır. Okurken '' Bu kadın ne diyor ya? '' şeklinde düşünseniz ve düşünceleriniz çatışsa dahi bu yazarımızın yazdığı eserleri okumak oldukça sürükleyicidir, büyük bir keyif alırsınız. Çatışılma ihtimali olan düşüncelerini bir kenara bırakırsak Mina Urgan kendini çok güzel yetiştirmiş, müthiş bir bilgi birikimine ve düşünce yapısına sahip bir kadındır zannımca. Hayatından o kadar fazla kişi gelip geçmiştir ki, tanıdığımız, sevdiğimiz o kişiler Mina Urgan'ın hayatına konuk olmuş ve anılarını bırakmışlardır. Atatürk, Necip Fazıl Kısakürek, Aziz Nesin, Sait Faik Abasıyanık, Oktay Rıfat, Falih Rıfkı Atay, Orhan Veli, Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Hamdi Tanpınar, Neyzen Tevfik, Halide Edip Adıvar, Ahmet Haşim, Faruk Nafiz Çamlıbel, Yahya Kemal, Abidin Dino, Arif Dino, Oğuz Atay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nazım Hikmet ve muhtemelen kitapta geçen ama şu an aklıma gelmeyen birçok kişi. O kişilerle olan anılarını okumak, onların Mina Urgan'ın kişiliğini ve yazımını nasıl etkilediğini keşfetmek gerçekten ilginç bir yolculuk. Hem Mina Urganla tanışmanızı hem de tanıdığınız diğer insanların hayatlarına farklı bir pencere açılmasını sağlıyor bu kitap. “Büyük yaratıcılar, her zaman yaşayacakları, hiçbir zaman unutulmayacakları için, anılarını yazsalar da olur, yazmasalar da. Oysa benim gibi bir öğretmeni, öğrencilerinden, ailesinden, yakın dostlarından başka kim anımsayacaktır?" der Mina Urgan kitabında. Öleli yaklaşık 25 sen olsa da yazarımız kendini hatırlanmaya değecek biri olarak görmemiş olup bu kitapları bunun için yazsa da hala hatırlanmaktadır ve hatırlanmaya da devam edecektir.