Herkes kendi halindeydi,
Ben de kendi halindeydim,
Doğal bir hüznüm vardı,
Naşka türlüsü olamazdı zaten.
Şehrin curcunası içinde kendi sesimi kaybetmiştim.
Ne pusulam vardı ne de yön levham.
Başarısız romancı ve de soyguncu,
Bar taburesinde oturuyor,
Gülümsemesine aldanmayın,
Nereden gelip nereye gittiğini sakın sormayın,
Karanlık gecede gırtlağınıza yapışabilir,
Art arda sıraladağı gösterişsiz sözcüklerle yahut bizzat kendi elleriyle..
Bazı anlar vardır,
Geçen zamanın bir daha geri gelmeyeceğini kuvvetle hissettirir insana.
Her şeye rağmen ve her şeye karşı,
Bu sefer bir parça daha umutluyum.
İş işten geçtikten sonra ayıldım zira, her zamanki gibi.
Aslında en doğru ayrılma zamanı da iş işten geçtikten sonradır,
Çünkü öğretici bir yanı vardır,
Ne öğrettiğini tam olarak bilemiyorum.
Ayrıca şu akıp giden günlerinde yuvarlandığımız hayatı düşününce,
O hayattan ne öğrendiğini kim tam olarak bilebilir ki?
Hayat bir okul değil ki
Öğrendiklerimizi deftere yazıp ezberleyelim
Ve sınav günü geldiğinde de yüz alalım.