Ademoğulları olarak hep aynı şeylerin peşinden koşuyoruz. Tanrı var mı? Ahlak nedir? Bu dünyada yaptıklarım öldükten sonrasını etkileyecek mi? Biz bu sorularla ahlak anlayışımızı oturtmaya çalışırken Tanrının ahlakını ne yapacağız?
Fakirlik ve sefalet içerisindeki ailesi doysun diye ekmek çalan birisiyle Bodrumda villa alabilmek için yolsuzluk yapanlar aynı günahı mı işlemekte? Tanrı kötülük yapmak isteyenlerin eline tüm imkanları verirken neden diğerlerini imtihan ediyor? Kötülük yapanlar Tanrı kaderini öyle yazdığı için mi yapıyor yoksa keyfi mi? Keyfiyetle yapmasını sağlayan huylarını ve karakteristiğini de ona Tanrı bahşetmiyor mu?
Tanrının bize anlatımı her zaman iyi olduğu yönündeydi, tüm ilahi kitaplar, açıklamalar Tanrıyı yücelten, suçsuz olduğuna inandıran tarzdaydı. Adem ve Havvanın günah işlemesini sağlayan yılanın cennete girmesine kendisi göz yummadı mı? Şeytanın cennete girişi ve insanlığı yoldan çıkarışı tam olarak Tanrının suçuydu. Bu suçuna karşı insanlığı her daim daha da aşağılık hale getirdi. Tufanlar, depremler, kuraklıklar onun istekleri doğrultusunda gerçekleşti. Tanrının sadist ve adaletsiz olduğu buradan görünüyor. Depremlerde zenginler güçlü binalarında otururken fakirler kürdandan kolonlar altında eziliyorlar. Yine zenginler araçlarıyla gezip tozarken fakirler otobüs kartlarına abonman yüklemekle meşguller. Netice olarak Tanrının adaletsizliği ahlaksızlığının dışa vurumudur.