(mef’ûlü mefailü mefailü feûlün)
Bambaşka bu aşk duygusu hayretlere daldım
Kestâne yeşil gözlerinin ufkuna kaldım...
Duy! Aklıma düştün yine bin türlü elemle
Duy, bak feveran yükseliyor her kelimemle
Göğsümdeki âlemde ne cennetlere cansın
Lütfet bana, bağrım sana vuslat ile yansın
Duymazsa kulaklar beni öldür o elinle
Artık yaşamak hakkı haram duy beni, dinle.
Kabrim sana kalbinle müsâvî olacaksa;
Kalbin de nefâset ve sükûnet dolacaksa
Öldür beni, kahretme fakat; kaldıramam ben
Öldür beni yak yık sana hiç saldıramam ben
Tüm neşvemi, tüm rûhumu; sen, tek vereceksin
Yüzbin sûrra üflense kapanmaz yara aşk bu,
Kopmakta olan mahşere tek dur diyeceksin
Bin türlü cerîhâ açıyor kalbe o gözler...
Bin türlü elem neşrediyor gönle o gözler...
Sevmek seni artık bana ölmekle müsâvî
Kalbimde bu hasret denilen his daha kâvî
Hayrette melekler, yüzünün efsunu bitmez
Kudret-i ilah gelse bu söndürmeye yetmez
Sendin o melek yüzlü, çiçeklerle müzehher
Sendin gözü ceylan, gözü emsâl-i mücevher
Bin huzmeli cennet de yarattın gülüşünden
Bin fasl-ı kıyâmet de koparttın gülüşünden*
Yetmez mi eziyyet bana ey adl-i ilâhî?
Bir çift göze yandım da günâhım bu mu sâhî?
Gözler ki ibâdet edilen bir koca mâbet
Gözler ki o mâbette huzur doldu ibâdet
Bin kâbe taşından daha kutsal, daha göksel;
Zümrüd-ü mukaddes mi o saçlardaki her tel?
Sensiz bu azâbın sonu gelmez ve çiçekler
Kalbimde emin ol daha açmaz kederinden
Göklerde ışıklar yine bir bir sönecekler...
Ömrünce sönük kalp yüce zâtın ile meskûn
"Hiç titrememiş kalbimi oynattı yerinden
Oynattı evet sendeki baş döndüren efsûn..."