Bugün uyandığımızda Sosyalist bir devrim ile tüm özel mülkiyetimizin ortadan kalktığı veya borsada yaşanan ani bir çöküşle tüm servetimizi bir gecede kaybettiğimiz durumlar yaşamamız söz konusu değil. Çünkü artık çoğu gelişmiş medeniyet daha tutarlı ve sistemli bir ekonomik altyapı kullanıyor. Borsanın da manipüle edilmesini ya da aniden düşüşe geçmesini önleyen devre kesici sistemler mevcut. Ancak 20. Yüzyılda bu böyle değildi. 1917 Yılında Rusya’da Ekim Devrimi gerçekleşti (politik) ve üretim araçlarına devlet tarafından el konuldu (ekonomik), 1990’a kadar sürecek olan ekonomik bir kutuplaşmanın başlangıcı oldu bu olay. 1929 yılında dünya çapında Büyük Buhran yaşandı. Her ekonomik gelişme de pazarlamanın olumsuz etkilenmesine sebep oldu. Eğer insanların özel mülkiyet hakları olmazsa, pazarlayabilecekleri ürünler de olmaz ve eğer kimse temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa reklam veya pazarlama için de bütçe ayıramaz, resesyon ya da hiper enflasyon gibi gelişmeler tüketici önceliklerini bir gecede değiştirebilir.

Avrupa, Amerika, Kanada, Güney Kore ve Japonya başta olmak üzere özgürlükçü ekonomi anlayışı benimsemiş ve ticareti hukuki kanunlarla güvence altına almış ülkeler teknolojinin ve üretimin artması için gerekli olan kuluçka merkezi olma özelliklerini karşıladılar. Bu da geçtiğimiz elli yılda ekonomik ve bilimsel alanlarda gelişme göstermelerini sağladı. Enflasyonun düşmesi, jeopolitik konumun getirdiği güvenlik ve piyasalardaki istikrar üreticilerin rahatlıkla pazarlama araştırmaları ve reklam faaliyetleri için bütçe ayırmasına imkan sundu. Ekonomik olarak doyuma ulaşmış ülkelerde pazarlama hem bilimsel olarak hem de sektörel olarak büyük bir ilerleme gösterdi.
Bu da bize açıkça pazarlamanın ekonomi tarafından nasıl şekillendiğini gösteren durumlardan biridir ki; Rusya’nın, Ukrayna’yı açıkça destekleyen Avrupa Ülkelerine ambargo uygulaması, enerji taleplerini hızla arttırdı ve yeşil enerjiye yatırım yapmış olan firmaların hizmetlerini daha etkili pazarlamasını bir zorunluluk haline getirdi. Pazarlama için her kriz bir fırsattır, ekonomik olarak çöküşte misiniz, o zaman daha etkili bir pazarlama yöntemine başvurun ve kendinizi kurtarın. En az maliyetle en yüksek sonuca ulaşmanız için pazarlama bilimine en hakim pazarlamacıyı ikna edin veya en ileri düzey pazarlama tekniklerini öğrenin. Ekonomik olarak yükselişte misiniz, o zaman harika! Daha etkili bir pazarlama yöntemine başvurun ve büyümenizi garanti altına alın.
Avrupa'daki işsizlik, göç, enflasyon artışı, yüksek rekabet ve ekonomik belirsizlik gibi gelişmeler tüketim alışkanlıklarını değiştirdi. Tüketiciler hem psikolojik hem de davranışsal olarak daha tutumlu ve ekonomik hareket etmeye başladılar. Durumları dünyanın geri kalanına kıyasla her ne kadar dahi iyi de olsa müşteri adayları artık fiyat-performans kıyaslaması yapıyor ve isteğe bağlı harcamaları erteliyor. Lüks marka takıntıları zamanla yerini kalite ve uygunluk önceliğine bırakıyor. Bu da üretici firmaların: pazarlama üzerinden tüketicilerde “Bu bir lüks değil, aslında buna ihtiyacın var.” algısı yaratma çabalarını doğuruyor. İkinci el pazarı (re-commerce) ve bu pazarın dijitalleşmesini sağlayan platformlar günümüzde daha çok ön plana çıkmaya başladılar. “https://www.gumtree.com/" “https://www.ebay.co.uk/" gibi sitelere yönelim son 10 yılda iki kat arttı. (Statista) Bu durum ekonominin pazarlama üzerindeki etkilerini çok net bir şekilde gözler önüne sermeye yetiyor çünkü artık pazarlamacılar yeni müşteri psikolojisini ve tüketim alışkanlıklarını öğrenip onlara yönelik kampanyalar başlatmak zorunda.