Zaman artık devrim yaratmıyor. Zaman, yalnızca tüketiyor. Her şeyin fazlası var. Hiçbir şeyin derinliği yok.
Eskiden bir fırça darbesi yüzyılların inancını, sevgisini, öfkesini taşıyabilirdi.Barok’un kilise duvarlarında yankılanan şehveti vardı mesela. Altın sarısının günahı..Empresyonizmde bir sabah ışığına ağlayan adam görürdün.Romantizmde bir başkaldırının, bir kalp sızısının, bir rüyanın resmi çizilirdi.Ve şimdiyse, piksel piksel yitiriyoruz bütün bunları.Modernleşme… güzel kelime. Ama soğuk.Düzleştirdi her şeyi.Sanat da artık dik durmuyor, eğiliyor algoritmalara.Önceden bir sanatçının yalnızlığı, onu deliliğe götürür ama eserini kurtarırdı.Şimdi o yalnızlık, sadece sessiz bir bildirim kutusu.Cevapsız. Kimsesiz.Devrim yapmak için boşluk gerekir.Ve biz boşluğu artık korkuyla dolduruyoruz.Bir Barok ustası gibi Tanrı’dan korkmak yerine,şimdi linçten, beğenilmemekten,unutulmaktan korkuyoruz.Her şey çok hızlı.Daha anlamadan bitiyor.Bitmeden yeni geliyor.Ve hiçbir şey gelmiyor aslında.Belki de o yüzden,artık kimse gerçek bir resim karşısında uzun uzun susamıyor.Susmak, ayıp oldu.Düşünmek, zaman kaybı.Hissetmek ise sadece bir pazarlama stratejisi..Sanat, modernleşmeyle birlikte toplumdan sıyrılmadı belki—ama ruhundan soyundu..Eskiden bir fırça darbesiyle ruh soyulurdu, şimdi her şey giyinik ama çıplak.Devrim yapmak bu yüzden imkânsız.Çünkü artık hiç kimse, kendini yakacak kadar inanmıyor.Ve kimse, bir fikrin arkasında yüzyıllarca yaşayacak kadar ölmeyi göze almıyor..
.