Cumhuriyet, ilan edildiğinden hatta ilan edilmeden önce bile bu topraklarda çok kez tartışmalara yol açmış, bugün de hâlâ tartışmaların odağı olup pek çok düşman kazanmıştır. Peki, Cumhuriyet kendine düşman olanlara bile neler kazandırmıştır? En basitinden, Cumhuriyet, kendine düşman olanlara bile düşünce ve ifade özgürlüğünü tanımıştır. Bugün ağzından salyalar akıta akıta Cumhuriyete saldıranlar, aynı şeyi mutlak monarşide yapabilir miydi? Yahut daha farklı bakacak olursak, mutlak monarşide alternatif siyasi görüşler sunulabilir miydi? Bırakın rejime düşmanlığı, "Padişahımız çok yaşasın"dan başka "Komünizmle yaşasın" denilebilir miydi? Büyük ihtimalle, saray bundan haberdar olursa bir fermanla muhalif kişinin hayatı son bulurdu. Demem o ki, Cumhuriyet, düşmanlarına bile hukukun üstünlüğünü ve adil yargılanmayı sağlayan bir sistemdir. Zaman zaman başa geçip adalet terazisinin ayarını bozan siyasiler olsa bile, Cumhuriyet rejiminin adalet sistemi, monarşiye göre şüphe götürmez biçimde daha adil ve insancıldır. Keyfi cezalandırmalar dahi hukuk kılıfına uydurulmak mecburiyetindedir ve bir şahsın iki dudağı arasından çıkmamaktadır. Bu yönüyle bile Cumhuriyet daha ehildir.
Bir diğer husus, hatta can alıcı husus, sosyal haklar ve eğitimdir. İnsanlar, kaderlerini kendileri çizebilecek; sırf babası paşa diye paşa ya da babası sefil bir adam diye sefil olma mahrumiyetinden kurtulmuştur. Beşik ulemalığı yerini liyakata ve yetkinliğe bırakmıştır. Rejim, en ücra köylere okullar ve öğretmenler tahsis edip her bireyi eşit görmüştür; fırsat eşitliği sağlamak için canını dişine takmıştır. Bu okullarda insanlar, bilgi birikimi ve meslek seçme gibi çeşitli fırsatlar edinmiştir. Böylece toprak ağasının elemanı olmaktan kurtulup, kendi kabiliyetleri sayesinde kendi ayakları üzerinde durma hakkını kazanmıştır. Cumhuriyet, onları öğretmen, doktor yapmıştır; onlar da Cumhuriyeti benimseyip Anadolu’nun en ücra köşelerinde doktorluk, öğretmenlik yapmayı zul görmemiştir. Anadolu insanının dertleriyle, hastalıklarıyla savaşmışlardır. Cumhuriyet, hem halkına hem kendine fayda sağlamıştır.
Köy Enstitüleri açılmıştır. Bu enstitülerle beraber, çiftçilerin sadece ilkel tarım tekniklerinden modern tarım tekniklerine geçişi değil, bunun yanı sıra kültürlü, bilgili vatandaşlar oluşturmak hedeflenmiştir. Sonrasında bu enstitüler kapansa da, Cumhuriyetin iyi niyeti tartışılmazdır. Cumhuriyet, beraberinde yurttaşlığı getirmiştir. Artık insanlar padişahın kulu, tebaası rütbesinden, hür vatandaşların oluşturduğu bir millet olma rütbesine terfi ettirilmiştir. Bunu destekler nitelikte, tüm yurttaşlara siyasi katılım hakkı verilmiştir. İnsanlar artık seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur. Çok partili sürece geçiş sancılı olsa da, neticesinde insanlar Anadolu’nun ücra köylerinden çıkıp cumhurbaşkanı, başbakan, bakan olabilmiştir. Monarşide feodal beyin işçisi, padişahın kulu olacak insanlar, Cumhuriyetle beraber devlet kadrolarında yer bulmuşlardır.
Buna rağmen, bu mevkilere gelip Cumhuriyete düşmanlık edenler tabii ki olacaktır. Bazıları, tüm bu kazanımlara rağmen dini ya da etnisiteyi bahane edip Cumhuriyete var gücüyle hücum edecektir. Çünkü onlar, eski feodal düzenden faydalanan insanlardı. Cumhuriyet, kiminin ona bağlı işçisini, kiminin ona bağlı müridini hür kıldı. Onların Cumhuriyete düşmanlığı bundandır. Hür insanlar onların işine yaramıyor; çünkü onlar, sefil, kimsesiz, üç kuruşa kendi toprağında bir ömür çalıştıracak işçiler arıyorlar. Onlar, hiçbir şey bilmeyen, kimsesiz, cahil insanlar istiyorlar. O insanlar, onların sarığında, sakalında keramet, üfürüğünde şifa arasın. Cumhuriyet ise bu kimsesizlere kimse oluyor, sahip çıkıyor; yurttaşlarını toprak ağalarının, üfürükçülerin elinden alıp hür bireyler yapıyor. Cumhuriyet, bu yüzden fazilettir.
Fazileti kadar düşmanı vardır ki, en akıl almayacak nokta, düşmanları arasında bazı kadınların olmasıdır. Çünkü Cumhuriyet, en çok kadınlara kazandırmıştır. Kadınlar, Cumhuriyetle beraber sosyal hayatta daha görünür oldu. Başlarda vitrinlik olsa dahi, siyasette yer buldu; seçti, seçildi. Bu, o zamanın şartlarında, bugün imrendiğimiz pek çok ülkeye göre kadınların temsili konusunda daha ileri bir seviyeydi. Kadınların hakları yasal güvenceler altına alındı. Kadınlar, eşit miras, boşanma gibi haklar ve bu hakların yan etkileri olarak toplum içinde statüsünü yükseltti. Artık erkekler, eşlerine daha saygılı, daha ölçülü olmak mecburiyetindeydi. Çünkü artık evdekiyle küsüp başkasına gidemezdi; tek eşlilik mecburiyet haline gelmişti ve kadını sindirme şansı yoktu, çünkü artık onun boşanma hakkı vardı. Keza aynı şekilde, erkek kardeş, kız kardeşini “Zaten evlenip gidecek” diyerek hakir göremezdi; çünkü kız kardeş, kendiyle beraber mirastaki payını götürme hakkına da sahipti. Tüm bunlara rağmen, Cumhuriyete düşmanlık eden kadınlara ne denir ki? Onlar, bugün bu sisteme saldırırken dahi saldırma hakkını, saldırdıkları Cumhuriyetten almaktadırlar. Düşmanlar arasında en ironik olanlar onlardır.
Cumhuriyet kazandırmıştır, ama zamanla toplum, bu kazanımların değerini bilmeyip Cumhuriyeti yeteri kadar benimsememiştir. Bunun sonucunda, artık günümüzde ülkeyi yönetenlerin politikaları yüzünden çoğu kazanım zarar görmüştür. Hukuk karşısında herkesin eşit olduğunu söylemek artık pek güç. Peki, fırsat eşitliği? Bunu da söylemekte zorlanıyoruz; çünkü toplum içinde tanıdıklarının hatırıyla yükselen, sınavda başarısız olmasına rağmen mülakatta kazanan grupları net şekilde görebiliyoruz. Peki ya kadınlar? O kadar yasal kazanım, can güvenliği olmadan bir anlam ifade ediyor mu? Sürekli kadın cinayetlerinin gazete manşeti olduğu yerde, boşanma, miras ve seçme-seçilme hakkının bir manası olur mu? İşte bu yüzden, Cumhuriyetin bize kazandırdıklarıyla Cumhuriyeti savunmalıyız. Biz kimsesiziz; Cumhuriyet de bizim kimsemiz. Onu yaşatmak, bizim için tarihi bir vazife, ama bunun yanında onurluca yaşamamız için de bir şart. Kimseye ağa, efendi çekmememizi sağlayan bir aygıt. Bugünlerde bu anlamını da yitiriyor. İş sahibi olmak için siyasilerin karşısına el pençe divan olmak, onlara yamanmak moda oluyor. Tüm bunları aşıp, herkesin hür ve eşit olduğu bir Cumhuriyeti arzulayarak, daima ileri bakarak var gücümüzle çalışmalıyız.
Cumhuriyetle kalın, şen kalın. Kimsesizlerin kimsesine sahip çıkın
