Bu ülkede ne zaman bir ideolojik tartışma açılsa, hedefin kim olduğunu anlamak için fazla düşünmeye gerek yoktur. Solcusu, sağcısı, İslamcısı, liberali, kürtçüsü, faşisti, muhafazakarı,hatta kendine "devrimci" ya da "milliyetçi" diyen bile dönüp dolaşıp Kemalizm'e saldırır. Çünkü Kemalizm, hepsine meydan okur. Çünkü Kemalizm; bu ülkenin birliğini, bağımsızlığını, aklını, vicdanını ve geleceğini temsil eder.
Peki neden? Neden herkes, böylesine kuşatıcı ve yerli bir düşünce sistemine karşı aynı cephede buluşuyor?
Çünkü Kemalistler bu ülkede yalnız bırakıldı. Cumhuriyet’i kuranlar, bugün en ağır ithamlarla, en aşağılık iftiralarla anılır hale geldi.
Demokrat Parti iktidarından bu yana — Ecevit dönemi hariç — hemen her iktidar, Kemalizm’i ya karalamaya ya da onu yapay bir elitizme çekerek halktan koparmaya çalıştı.
Fakat bugün geldiğimiz noktada, Cumhuriyet’i kaybetmenin eşiğindeyiz. Ve Kemalizm etrafında birleşmeden bir kurtuluş yolu da görünmüyor.
Yurtseverler'inse tek bir amacı var, Cumhuriyet'i yaşatmak.Bunun için cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinde birleşmek ve sahip çıkmak zorundayız.
Kemalizm Herkesin Hedefinde
Bugün baktığımızda, siyasi yelpazede kendine yer bulan neredeyse tüm fraksiyonların ortak düşmanı Kemalizm. Komünist olduğunu söyleyen, ama ağzından Atatürk'e "katil" diyen Kalpakkaya gibi eşkıyalar var. Faşist olduğunu saklamayan, ama Atatürk'ün kurduğu devleti faşist ilan eden sözde devrimciler var. "Allah'ın askeriyiz" iddiasında bulunan İslamcılar, kurucu liderimize düşmanlıkta sınır tanımıyor. Ve bütün bu kesimler, aynı noktada birleşiyor: Atatürk'e saldırmak, Kemalizm'i yok saymak, Cumhuriyet’i aşağılamak.
Sol kesimde dahi Atatürk'e saygı göstermekten aciz, onu darbeci, diktatör, burjuva uşağı ilan edenleri görüyoruz. Kusura bakmasın kimse; bir kişi, Atatürk'e "katil", "faşist" diyecek kadar alçalmışsa, onun devrimciliği bir hiçtir. Kalpakkaya gibileri devrimci değil, eşkıyadır. Bu ülkenin solcusu, Deniz Gezmiş gibi Mahir Çayan gibi olmak zorundadır. Çünkü bu topraklarda devrimcilik, Kemalist kökten doğar. Ulusal bağımsızlıktan, halk egemenliğinden, aydınlanmacılıktan, yani Atatürk devrimlerinden geçer.
Türkçülüğün de Kemalizm'siz Hükmü Yoktur
Bir de işin milliyetçilik kısmı var. Türkçü-Atsızcı olduğunu iddia eden bazı güruhlar var ki, Atatürk'e düşmanlıkta İslamcılarla yarışır. Hüseyin Nihal Atsız’ın Atatürk'e ettiği hakaretleri bilmeyen mi kaldı? "Millî Şef"e diktatör, "Atatürkçülüğe" putperestlik diyen biri Türkçü olamaz. Çünkü Atatürk'ü inkâr eden, Türk'ün istiklal mücadelesini inkâr eder. Atatürk, Türk tarihinin en büyük milliyetçisidir. Türk'ün başını eğdiren bütün esaret zincirlerini kırmış, Türk milletine diz çöktürmeye çalışan emperyalizme meydan okumuştur.
Bir Türkçü, Atatürk'ün büyüklüğünü görmezden gelip; Türkeş'in yaptığı gibi; Kadir Mısıroğlu denilen Cumhuriyet düşmanı bir meczuptan “alim” diye bahsedemez. Atatürkçülükten dem vurup da, Cumhuriyet'in yıkılmasına göz yuman, hilafet özlemcilerine hoşgörü gösteren bir milliyetçilik samimi olamaz.
Bugün ülkücülerden, sözde Atatürkçülerden, bazı sosyal demokratlardan dahi duyuyoruz: “Atatürk’ü severim ama...” İşte o “ama”dan sonrası hep ihanettir. Eğer Atatürk’ü gerçekten seviyorsan, onun devrimlerine, halkçılığına, laikliğine, bağımsızlık anlayışına, anti-emperyalizmine de sahip çıkarsın. Bugün “laiklik elden gidiyor” deyip, öte yandan şeriat isteyenlerle uzlaşanlar ne yazık ki kendi davalarına da ihanet ediyor.
Kemalist olmak, bugün artık bir mecburiyet. Sadece tarihi bir saygı duruşu değil; bir direniş halidir artık Kemalizm. Bu topraklarda hâlâ kadınlar umut edebiliyorsa, çocuklar eşit yurttaşlık hayalini kurabiliyorsa, hâlâ “Bu memleket bizim!” diyebiliyorsak, bunu Kemalist Cumhuriyet’e borçluyuz.
Neden Kemalist Olmalıyız? Neden Kemalizm’i Savunmalıyız?
Cevap basit: Çünkü Kemalizm,bu toprakların ve ulusun kutsalı ve değiştirilemez gerçeğidir.
Bir milletin kendi ayakları üzerinde durma iradesidir.Yalnız kalmayı göze alarak boyun eğmemek,emperyalizme baş kaldırmak; ümmetin içine kul olarak doğan bir halkın, "Halk" olma bilinciyle yeniden dirilmesidir.
Ve her şeyden öte, Kemalizm; köylü çocuğunun üniversiteye gidebildiği, kadının konuşabildiği, çobanın Cumhurbaşkanı olabildiği bir düzenin adıdır..
Teorik nedenler:
Çünkü Kemalizm; bağımsızlık fikridir. Emperyalizme, boyunduruğa,dışa bağımlılığa karşı durmaktır.
Çünkü Kemalizm; halk egemenliğidir. Kulluk ve tebaa değil yurttaşlık sistemidir.
Çünkü Kemalizm; aklın, bilimin ve çağdaşlığın rehberliğidir.
Çünkü Kemalizm; halkçılık ve eşitliktir. Soyla, mezheple, sınıfla değil; liyakatle yükselmektir.
Çünkü Kemalizm; dinin siyasete alet edilmesine,din istismarcılarına karşı duruştur.
Çünkü Kemalizm; Türk milletinin kaderini, kendi tayin edebilme iradesidir.
Pratik nedenler:
Bugün hilâfet çağrıları yapılıyosa, buna en sağlam cevabı Kemalist ilke verir.
Bugün ekonomi dışa bağımlıysa,godomanların tekelindeyse çözüm yine Devletçilik’tedir.
Bugün Türk kimliği parçalanıyorsa, Türklük hor görülüyorsa cevabı Milliyetçilik’tedir.
Bugün gençler umutsuzsa, cevabı Devrimciliktedir.
Bugün yargı, eğitim, basın, adalet çürümüşse; Atatürk'ün bıraktığı kurumlara, ilkelere geri dönmek şarttır.
Kemalizm sadece bir ideoloji değildir; bir duruştur, bir ahlaktır, bir namustur. Kemalist olmak, sadece bir siyasi görüşe sahip olmak değil; aklına, vicdanına, onuruna sahip çıkmaktır. Ve bugün bu ülkede Kemalistler yalnızsa, biz yazmak zorundayız, biz direnmek zorundayız.
Çünkü Kemalizm bayrağımızdır.
O bayrak yere düşerse, bu vatan bir daha doğrulamaz.
Hoşçakalın, Atatürk'le kalın, Kemalizm'le kalın…