Sonra sen veri üretebilesin diye,nefes alabilesin diye onlar büyük bir fedakarlık yaparlar.
Bu yüzden borçlusundur. Her gün binlerce saçma sözü söyleyebilmem de dahil yaşamını,yarınını,kaygısızlığını,emniyetini ve hürriyetini mayın tarlasına ve cephe hattına tereddütsüzce koşan ve bunu para için değil-çünkü bunun karşılığı parayla ödenemez zaten ama yeryüzünde benzer görev tazminatı alan “ikâme denklerine(!)” göre daha ucuza(!) yaptıkları için-değerleri için adanmışlıkla yapan askerlere borçlusun.Her gün bir kat daha minnettar olmalısın ve yarın seni de çağırırlarsa en kuvvetli mühimmattan daha kuvvetli patlayacak kadar istekli ve istençli ama şöhret takınmayacak kadar bir nefer vakarıyla aynı tereddütsüzlüğü göstermeye razı bir tevazu sahibi olmakla bu borçtan hafiflersin.Evet,kefaretin senin de barış zamanı olduğu için savaşmaya ara vermiş olan bir asker olduğunu unutmaman ve birey kimliğini bir parça bunun üzerine inşa etmene bağlı.Rıza gösterdiğin ölümden korkmamak cesareti seni topluma karşı da daha erdemli kılar. Ve şimdiye kadar senin uğruna ölenlere seni minnettar kılar elbette. Minnettarım. Ama ölenler,bilmeyecekler. Yoksa hâlâ borçlu muyum ? Bir hesap açığı mı var ? Bağışlasınlar…Perişanım. (Bu yalnız genel olgusuna ve imgesine karşı sorumluluğum,sonra her gün yaşlarını tutuyorum,ailemden biri gibi).